Yeni versiyon kayyumlar kaybedecek

Dosya Haberleri —

Tülay Hatimoğulları

Tülay Hatimoğulları

  • Genel Merkez’den tutun yerellere kadar herkes bir seferberlik ruhuyla çalışma yürütüyor. Bu seçimlere başta Kurdistan olmak üzere Türkiye’nin birçok noktasında hazırlıkları tamamlayarak girmiş bulunmaktayız. Kayyum rejimine karşı güçlü ve bu seçimleri kazanma motivasyonu ile seçimlere hazırlanıyoruz.
  • Türkiye’deki yerel seçimler Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan çok önemli bir seçimdir. Bu konuda çok sayıda askerin, polisin özellikle Kurdistan bölgesine seçmen olarak kaydırıldığını biliyoruz, bunu boşa düşürmenin yöntemi başka kentlerde bulunan seçmenlerin kendi bölgelerine gidip oylarını DEM Parti’nin lehine kullanmasıdır.

ERDOĞAN ZAMUR/BASEL

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) İsviçre temsilciliği 10 yıldır geleneksel olarak düzenlediği etkinliğin 10’uncusu Oensingen kentinde yapıldı. Etkinliğe katılan DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları'na 31 Mart yerel seçimlerine dair çalışmalarını, Kurdistan bölgesine kaydırılan hayali seçmenleri, Kent uzlaşısı ve merak edilen birçok konuyu sorduk. Hatimoğlulları, seçimlerde Kurdistan’da devlete karşı bir yarış içerisinde olduklarını belirterek, "Devletin bütün imkanlarını kullanmasına rağmen halktan daha muktedir değiller. Bunu, bu seçimlerde göstereceğiz. Kürt halkının yüksek politik bilinci bunu defalarca ortaya koymuştur" dedi.

Seçim çalışmaları nasıl gidiyor? Sahadaki gözlemleriniz neler?

Seçim çalışmalarımız oldukça yoğun. Genel Merkez’den tutun yerellere kadar herkes seferberlik ruhuyla çalışma yürütüyor. Biz eş genel başkanlar olarak çalışmalarımızı iki koldan yürütüyoruz. Her gün bir ili ziyaret ediyoruz. Oradaki çalışmalara katılıyoruz. Bizim gözlemlediğimiz kadarıyla halkımızda büyük bir coşku var. Halk oylamasıyla adayların belirlenmesi pozitif bir durum yaratmış. DEM Parti için seçimler halk oylamasıyla adayların belirlenmesi ile başladı. Şimdi ikinci turu başlatmış oluyoruz. Bundan kaynaklı da pozitif bir algı var, olumlu bir yaklaşım gözlemleniyor.

Halktaki en önemli tepki kayyumlara karşı olan tepkidir. Yine seçimlerin arifesinde Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kalkması için iki koldan başlatılan ve Kurdistan’ın birçok kentini dolaşan özgürlük yürüyüşü, cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri ve yine annelerin bu grevlerle dayanışma amacıyla başlatmış olduğu adalet nöbetleri toplumda ciddi bir duyarlılık yaratmış durumda. Bu pozitif hava seçim çalışmalarını daha da etkili kılıyor. Bu seçimlere başta Kurdistan olmak üzere Türkiye’nin birçok noktasında hazırlıkları tamamlayarak girmiş bulunmaktayız. Kürt halkının seçme ve seçilme hakkının gaspı anlamına gelen kayyum rejimine karşı güçlü, demokratik bir refleks olarak bu seçimleri kazanma motivasyonu ile seçimlere hazırlanıyoruz.

Sahada gördüğümüz bir başka pozitif yön ise kadınların seçim çalışmalarına katılımı. Çok güçlü kadın çalışmaları yapılıyor. Geçmiş dönemdeki yerel yönetim çalışmalarında, belediyelerde kadınlara yönelik çalışmalarda önemli bir aşama kaydedildi. Bu da bugün bizim seçim çalışmalarına kadınların ilgi duymasını sağlıyor.

Sistem tarafında, eşbaşkanlık uygulamamız yargı, kullanılarak tartışmaya açılmak isteniliyor. Yargı eliyle bir saldırı yapılırken öte yandan özel harp yöntemi olarak da bir saldırı söz konusu. Bunu sadece seçimle tanımlamıyoruz. Bu konuda da kadınlarda eşbaşkanlık noktasında ciddi bir sahiplenme var. Zaten eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet sistemiyle seçimlere giriyoruz. Bu durumun ciddi bir pozitif bir havası var.

Hem AKP hem CHP, DEM Parti üzerinden bir politika yürütüyor. Seçim daha yapılmadan kayyum atanacağı yönünde tartışmalar sürüyor. Kayyumlara karşı yeni bir politik mücadele hattı oluşturmak gerekmiyor mu?

Kesinlikle gerekiyor. Kayyum rejimi sadece Kürt’ün iradesini çalmıyor. Türkiye, erken seçme ve seçilme hakkını elde eden ülkelerden ama siz kayyum atayarak hem seçenin hem seçilenin “seçme ve seçilme hakkını” elinde alıyorsunuz. Bu demokrasinin dibe vurma biçimidir. Buna karşı mücadele etmek, ne sadece DEM Parti’nin ne de yalnız Kürtlerin görevidir. Topyekun bir demokrasi sorunudur. Bugün Kurdistan’da bu uygulamayı yapan tekçi, faşist zihniyet yarın batıdaki belediyelerde de kayyum atayabilir. Seçimi kaybettiği İzmir’e, İstanbul’a kayyum atayabilir. Demokrasi güçlerinin, muhalefetin tamamının duyarlılığını üst seviyeye çıkarmak gerekiyor. Ancak ne yazık ki öyle olmadı. Sanki bu sadece Kürt ve Kurdistan sorunudur diye bakıldı. Bu yanlış bir anlayıştır. Türkiye’de kendisine demokratım diyen herkesin daha güçlü ve örgütlü olması gerekiyor.

Ben bir gözlemimi de sizinle paylaşmak istiyorum. Bu dönem AKP öyle kolay kayyum atayamaz. Gerek Kürt halkının duyarlılığı gerek Türkiye’deki genel bakış buna engel olacaktır. Kayyumcu zihniyet iyice teşhir olmuştur. Kayyum rejimi girdiği her yerde hırsızlık yapmış; çalmış ve çırpmıştır. Artık bu iyice teşhir olmuştur. AKP iktidarı önümüzdeki dönemde kayyumcu anlayışını daha fazla sürdürmeyeceğini kendisi de farkındadır. Bir toplumsal rızanın olmadığının farkındadır. Mesela 3 bin-5 bin oyla kaybettiği belediyelerimize seçmen kaydırdılar. Bu seçmen kaydırma bir nevi kayyum rejiminin farklı bir versiyonudur.

İktidar, hükümet açısından söylüyorum: Siz askerinizi, polisinizi Kurdistan’a seçmen olarak kaydırarak el koyduğunuz halkın iradesini bu sefer sözde bir seçimle el koymak istiyorsunuz. Bu da bir kayyum rejimidir. Ben sizler aracılığınızla bir kez daha çağrı yapmak istiyorum. Kürt halkı ve Kurdistan coğrafyasında yaşayan halklarımız nerede bir eş dost varsa, onları uyarıp gidip oyunu kendi yerelinde kullanmasını sağlamalıdır. Mesela Şırnak’a ciddi oy kaydırmışlar. Batı illerimize çalışan bütün halkımız mutlaka oyunu kullanmalıdır. Çalıştığı yerdeki parti il ve ilçelerine adlarını yazdırsınlar. Yeni versiyon kayyum rejimine karşı güçlü çalışırsak bütün bu oy kaydırmalara rağmen AKP kazanamayacaktır. Bu tarihi bir çağrıdır. Bu çok önemlidir, çok hayatidir. Mutlaka gidip oyumuzu kullanmalıyız.

Hareketli seçmen için nasıl bir çalışmanız var? Seçmenler size nasıl ulaşacak?

Bunun için çok güçlü bir komisyon oluşturuldu. Her bölgenin sorumluları da belirlenmiş. Mesela İstanbul Küçükçekmece’de çalışan ama oyu Amed ya da Kars’ta olan bir insanımız en yakın ilçe merkezine gidip adını yazdırmalıdır. Bu isimleri toplayan arkadaşlar, oluşturulan merkezi komisyona il il kaç seçmen olduğunu raporunu verecek ve bizler de onların oy kullanmalarını için gerekli yerlere taşıyacağız. Gidiş ve dönüşleri biz organize edeceğiz.

İktidarın seçim çalışmasını ‘teröristan’ kavramı üzerinden yürüttüyor. Bu politika sonuç alabilir mi?

Bu seçimler, Türkiye ve Kurdistan genelinde bir yerel seçim havasında geçmiyor. Bu seçim genel siyasetin bir özeti olacak. AKP bu seçimi hangi seçenekler üzerinde götürecek o önemlidir. Üç saç ayağı üzerinde yürüyen bir seçim çalışması var. Birincisi Kürt sorununu tırnak içinde ‘teröristan’ meselesi biçimde götürmek istiyor.

İkincisi bu yaşanan deprem meselesi üzerinden kendine siyaset alanı açmak istiyor. Oysa yaşanan deprem felaketinin baş müsebbibi AKP iktidarıdır. Depremde bu kadar can kaybı olmasının temel nedeni AKP’nin getirdiği imar affıdır. Daha geçenlerde Erzincan İliç’de yaşanan çevre faciasının sorumlusu AKP’dir. Bu zehirli kimyasallarla altın çıkaran şirketlere çalışma izni veren AKP’nin kendisidir. Bir de utanmadan diyorlar ki “Kentsel Dönüşümü” yapacağız. Peki 22 yıldır bu devleti kim yönetti? Bunun cevabını versinler önce.

Üçüncü saçayacı ise ekonomidir. Yıllardır çalıp çırpıp, hazineyi boşaltan bunlar değil de sanki başkaları yapmış gibi gösteriyorlar. ‘Biz gelince ekonomiyi düzelteceğiz’ diyorlar. Bu dönemde çalışmada yer alan bütün arkadaşımız başta Kurdistan’da olmak üzere AKP’nin üç saç ayağını boşa çıkaracak bilinçtedirler. AKP’nin bu üç saç ayağı üzerinde süren politikalarına karşı dikkatli hareket edeceklerini düşünüyorum.

Adaylarınız sahada nasıl hazırlanıyorlar?

Bu seçime seferberlik ruhuyla hazırlanmalıyız. Bu seferlik ruhuyla kastımı açıklayayım: Birincisi her il ve ilçe yönetimimiz çalışmaların içinde aktif yer alacak. Adaylarımız, eşbaşkanlarımız,  belediye meclis üyelerimiz hepsi seferber olmalıdır. Halkımız zaten bir seferberlik ruhuyla çalışıyor. Biz eğer parti olarak halka doğru bir öncülük edersek mutlaka başarırız. Tekrarlamak istiyorum özellikle hareketli seçmen konusunda bütün Ortadoğu ve Avrupa’daki halkımız eline cep telefonunu alıp telefon rehberlerini taramalıdır. Nerede bir tane kendi seçim bölgesinde olmayan seçmen varsa onu mutlaka uyarmalı sandığa gitmesini sağlamalıdır. Bir de bugüne kadar bize hiçbir şekilde oy vermemiş bir kesim var. Mutlaka bunlara gidilmeli AKP’nin Kürt düşmanı, emek düşmanı, kadın düşmanı politikaları anlatılmalıdır. Halkımız yoksuldur, yoksunluğunun nedeninin bu iktidar olduğu tane tane anlatılmalıdır. Eğer biz anlatırsak bu halk bu iktidara gereken cevabı verir.

Basına yansıyan Şırnak'taki vali, emniyet müdürü, alay komutanı ve kaymakamın AKP adayı ile fotoğrafları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Asker, bir askeri kıyafetle AKP’ye seçim çalışması yapıyor. Biz boşuna demiyoruz AKP devletin bütün olanaklarını kullanarak seçime giriyor diye. Elbette bu kabul edilebilir bir şey değildir. Cumhurbaşkanı da bunu yapıyor. Otoriter bir değişime doğru AKP’nin attığı bu adamlara karşı -işte askeri, polisi, kaymakamı ve valisi ile yapılan bu hukuksuz davranışa- başta Kurdistan olmak üzere bulunduğumuz her yerde mücadele edeceğiz. Yani biz devlete karşı bir yarış içerisindeyiz. Devletin bütün imkanlarını kullanmasına rağmen halktan daha muktedir değiller. Bunu, bu seçimlerde göstereceğiz. Kürt halkının yüksek politik bilinci bunu defalarca ortaya koymuştur. Batıda da bu saldırılara karşı demokrasi güçleri bir araya gelmelidir.

Kent uzlaşısı nedir? Kimler bunun içinde yer alıyor?

Uzlaşısının tanımını yaparken sadece meclisteki partileri kastetmiyoruz. Bizim kent uzlaşısı dediğimiz şey, o kentteki bütün siyasi ve toplumsal dinamiklerin tamamıdır. Seçime girme yeterliliği olsun olmasın bütün siyasi partiler buna dahildir. Toplumsal dinamikleri derken de o kentteki farklı dini ve etnik temsiliyetlerden bahsediyoruz. İşte Aleviler, Êzîdîler yine Türkiye’de yaşayan farklı halk temsilcilerinden bahsediyoruz. Kadın ve gençlik yapılarının temsiliyeti, çevre ve yöre derneklerin temsilcileri kısacası o kentte bulunan bütün dinamikler bu kent uzlaşısı içerisinde yer alıyor.

Kent uzlaşısı sanki ana muhalefet ya da iktidar partisi olarak algılanıyor. Bunu bilinçli olarak öyle yansıtanlar da var. Hem iktidar hem de ana muhalefet bir algı çalışması yapıyor. Biz doğrudan demokrasiyi savunan bir partiyiz. Onun için de güçlendirmiş yerel yönetimler için mücadele edeceğiz. Kentin siyasi ve toplumsal yapılarını kentteki üretime katmak anlamına geliyor. Buna sadece aday belirleme olarak bakmıyoruz. Eğer bizim aday seçilirse kenti birlikte yöneteceğiz. Bizim adayımızın seçilmemesi halinde ise halk adına denetim yetkisini kullanarak sorunların çözümüne de katkıda bulunacağız. Otoriterleşmeye karşı güçlendirilmiş yerel yönetimler önemli bir çözümdür.

Seçmen kaydırma meselesinde yeterli müdahaleyi yapabildiniz mi?

Biz nereye ne kadar seçmen kaydırıldığını biliyoruz. Bütün bunlar bizde belgeleriyle mevcuttur. Bununla ilgili YSK’ya itirazlar yapıldı. Ancak YSK bu itirazları reddetti. Küçük yerlerde oy kaydırılan ve seçim günü oy kullanmaya gelen kişinin kim olduğunu insanlar bilecek. Bunun için AKP daha çok asker ve polis kaydırmış. DEM Parti olarak buna itiraz ettik. Mecliste gündeme getirdik. Bunları teşhir etmeye devam edeceğiz. AKP çalıp çırpan bir yapıdır. Sadece para çalmıyor, halkın iradesini çalıyor. Bu kaydırılan oylar kütüklere işlendi ve artık onlar seçmen. AKP’nin bu hamlesine karşı bizler de hareketli seçmeni sandığa taşımalıyız. Sadığa gitmeyen ciddi bir sayı var. Bunları sandığa taşımayı başarırsak birçok belediyenin kaderini değiştirebiliriz.

Bu seçimde DEM parti olarak örgütlü gücümüzü de perçinlemek istiyoruz. Sadece sandığa gidip oy kullanmak değil, politik bir tavır olarak kendimizi var etmek önemlidir. Bugüne kadar bize hiç oy vermemiş bir kesim var. Bunlara mutlaka gitmemiz lazım. Sizlerin aracılığıyla bir kez daha ifade edeyim. Eğer AKP ve kayyum anlayışını doğru teşhir edersek çok farklı kazanımlar elde edebiliriz. İnsanlarımız yoksul ve bu yoksulluğun temel sebebi de AKP iktidarıdır. Halkımız tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Tarım ve hayvancılığa bitiren de yine bu iktidardır. Bu iktidarın yarattığı yoksulluk nedeniyle insanlarımız perişan durumda. Bu yoksulluk nedeniyle onları göndermek gerektiğini halka anlatmalıyız. Bunları anlatarak bize hiç oy vermemiş seçmeninde bir tercihi olmalıyız.

Avrupa’da yaşayan kardeşlerimizden şöyle bir seferberlik talebimiz var. Türkiye’de yaşayan oyu orada olan ama başka kentlerde yaşayan eş, dost, akraba, yakınlarımızı tek tek arayarak, en yakın ilçe örgütüne gitmelerini ve oraya isimlerini yazdırmalarını rica edelim.

 

Son olarak Avrupa’daki yurttaşlara çağrınız nedir seçime dair. Bu sürece nasıl katkı sunabilirler?

Yurt dışında yaşayan DEM Partililer ve DEM Parti’ye gönül vermiş olan bütün dostlarımıza mesajımız şöyle: Türkiye’deki yerel seçimler Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan çok önemli bir seçimdir. Bu konuda çok sayıda askerin, polisin özellikle Kurdistan bölgesine seçmen olarak kaydırıldığını biliyoruz, bunu boşa düşürmenin yöntemi başka kentlerde bulunan seçmenlerin kendi bölgelerine gidip oylarını DEM Parti’nin lehine kullanmasıdır. Bu konuyla ilgili bizim Avrupa’da yaşayan kardeşlerimizden şöyle bir seferberlik talebimiz var. Türkiye’de yaşayan oyu orada olan ama başka kentlerde yaşayan eş, dost, akraba, yakınlarımızı tek tek arayarak, en yakın ilçe örgütüne gitmelerini ve oraya isimlerini yazdırmalarını rica edelim. Bizler kayyumun başka bir versiyonu olan oy kaydırarak sözümona demokrasi adı altında kayyum atama, oysa bu antidemokratik bir uygulamadır. Bu yine Kürt’ün iradesini, DEM Parti’nin iradesini çalmaktır. Bu hırsızlığı durdurmanın yolu hareketli seçmenlerin beldelerine, ilçelerine gidip oylarını kullanmalarıdır. Avrupa’da yaşayan değerli kardeşlerimizden en büyük ricamız budur. Telefon rehberlerini tarayarak ulaşabilecekleri bütün tanıdıklarına ulaşmaları ve oy kullanmaları konusunda destek talep etmelerini rica ediyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.