Eléonore’dan Kürtçe albüm: Neynik

Dosya Haberleri —

Eléonore Fourniau

Eléonore Fourniau

  • Sanatçı Eléonore Fourniau geçtiğimiz ay Kürtçe'nin Kurmancî, Zazakî ve Soranî lehçelerinden 12 ezginin yer aldığı ilk albümü 'Neynik-Mirror' (Ayna) ile sevenlerinin karşısına çıktı. Biz de Eléonore Fourniau ile Kürtlerle tanışma serüveni, Kürt müziğine bakışı ve yeni albümü hakkında konuştuk.
  • Kürtçenin ses tonunda duygusallık olduğunu söyleyen Eléonore Fourniau, "Dengbêj müziğinin tekniğini ve eğitimini biraz Dengbêj Xalîde’den öğrendim. Ancak şu ana kadar yorumladığım dengbêj parçalarını kendim çalışarak öğrendim. Dengbêj müziği Kürtlerin tarihi kitabı gibi" dedi.

ERKAN GÜLBAHÇE

Son yıllarda Kürtler verdikleri mücadele ile bağlantılı olarak dünyada daha fazla tanınır ve görünür hale geldi. Kürt müziği ve Kürt kültürü de uluslararası alanda daha çok ilgi görmeye başladı. Aynı şekilde birçok yabancı da Kürtçe öğrendi hatta sanatını Kürtçe icra etmeye başladı. Şüphesiz yaptığı Kürtçe müzik ve gerekse dengbêj parçalarını yorumlamasıyla Eléonore Fourniau bu sanatçıların içinde çok farklı bir noktaya geldi. Sanatçı Eléonore Fourniau’yu, kökeni 12. yüzyıl öncesine ait bir yaylı çalgı olan Hurdy-Gurdy ile Kürtçe ezgilerini icra ederken tanıdık. Kürtçe öğrenmek, Kürtçe söylemekle de kalmayan sanatçı aynı zamanda Kürtçe müzik eğitimi de veriyor. Şimdiye kadar çoğu Fransız 400 kişiyi Kürt müziğiyle tanıştırdı, onlara Kürt müziğini öğretti, birlikte Kürtçe eserler seslendirdi.

Geçtiğimiz ay Kurmancî, Zazakî ve Soranî 12 ezginin yer aldığı ilk albümü 'Neynik-Mirror' (Ayna) ile sevenlerinin karşısına çıkan Eléonore Fourniau ile Kürtlerle tanışma serüveni, Kürt müziğine bakışı ve yeni albümü hakkında konuştuk.

Kürtlerle, Kürt müziği ile nasıl ve nerede tanıştınız?

Üniversiteyi bitirdikten sonra müziğe yönelmek istiyordum. Daha önce bir bağlama görmüştüm. Bağlama öğrenmek ve Türk müziğini tanımak için bir yıllığına İstanbul’a gitmeye karar verdim. Daha önce Kürtleri biliyor ve tanıyordum. Ancak İstanbul’da ilk defa Kürtlerle birebir görüştüm ve orada Kürtleri daha yakında tanıma fırsatını buldum. İstanbul’a gittikten iki yıl sonra konservatuarda tanıştığım Çağrı Koç ve Mehmet Salih İnan’la Esman grubunu kurduk. Böylece Kürt müziğine ilk adımımı atmış oldum.

Neden İstanbul? Altı yıllık İstanbul serüveninizde neler yaşadınız?

Annemle babam 80’lerde ve teyzem 2000’lerde birkaç yıl Türkiye’de yaşamıştı. Teyzem Alevi Kürtler hakkında doktora yaptığı için konu bana yabancı değildi. Herhalde onların anlatımlarından etkilendim. Bir de İstanbul çok cazip bir şehir, birçok kültür bir arada yaşıyor. Bundan dolayı İstanbul’a bir yıllığına gidip oranın kültürünü görmek, müziğini tanımak ve bağlamayı öğrenmek istedim.

İstanbul’a 22 yaşımda hiçbir korku ve endişe duymadan gittim. Elimde sözlükle çevremdekilerle anlaşmaya çalışıyordum. Özellikle İstanbul’a gitmemin nedenlerinden bir tanesi de gidip orada ses eğitimi almaktı. İstanbul’a gittikten iki yıl sonra İstanbul Teknik Üniversitesi konservatuar bölümüne 2,5 yıl misafir öğrenci olarak katıldım. Konservatuar öğrencilerinin büyük bölümü Kürt’tü. Kürt müziğiyle yakında ilgilenmeye başladım. Bir Fransız arkadaşımın önerisi ile Dengbêj Xalîde’den dengbêjlik dersleri aldım. Konservatuvardaki Kürt arkadaşların etkisiyle Kürt müziğini daha yakında tanıdım. İstanbul’da bir yıl kalmayı planlamıştım ancak altı yıl sonra dönebildim.

Bir söyleşide atalarınızın Oksitanyalı olduğunuzu söylüyorsunuz. Bize biraz Okstianyalılardan bahseder misiniz?

Oksitanlar, tarihi Oksitanya bölgesinde (güney Fransa, Kuzeydoğu İspanya ve Kuzeybatı İtalya) yaşayan bir Akdeniz etnik grubu. Oksitanca, Güney Fransa ve Kuzey İtalya'da 100 bin ila 800 bin kişi arasında değişen seviyelerde hala kullanılmakta. Gelinen aşamada Oksitanlar asimile olmuş. Kırsal alanlarda bu dil az da olsa hala kullanılıyor. Oysa 100 yıl önce o bölgede kimse Fransızca bilmiyordu. Oksitanca, Latin dil grubuna bağlı ve Katalancaya yakın bir dil. Dedemler, babamı anadiliyle büyütmemiş. Özellikle uzak tutmaya çalışmışlar. Ancak babam kendi çabasıyla bu dili yeniden öğrenmiş. Hala da öğreniyor. Babam geçmişte boş zamanlarında büyük kuzeni vefat edinceye dek onun yanına giderek dil üzerine onunla konuşuyor, deyimleri ve şiirleri yazıyordu. Şu anda Oksitanca sözlük hazırlamaya çalışıyor.

Atalarınızın dilinin asimile olması Kürt müziğine ilgi duymanızda etkili oldu mu acaba?

Babamın anadilini öğrenme çabasına tanıklık ettim. Bir dilin yaşaması için ne kadar büyük çaba sarf ettiğini gördüm. Bu içimde bir burukluk yarattı. Bu anlamda baskı altında olan diller veya asimilasyona uğramış diller konusunda ben de bir hassasiyet oluştuğunu söyleyebilirim.

Kürtçeyi nasıl ve nerede öğrendiniz?

Kürtçeyi öğrenmek için bir çabam olsa da çok iyi konuştuğumu söyleyemem. İyi derecede Kürtçe öğrenmeyi çok istiyorum. Kürtlerle Kürtçe konuşarak Kürtçemi geliştirmek istiyorum. Ancak Türkçe anlaşabildiğimiz için zorlanınca hemen Türkçeye geçiyoruz. Türkçeyi de Kürtlerle konuşarak geliştiriyorum. Kürtçe konusunda çok hassas olan insanlar gördüm. Ancak bunun yanı sıra çocuklarına Kürtçe öğretmeyenler de var. Çocuklar dışarıda öğrenmeye çalışıyor. Bu da yeterli olmuyor, Kürtçenin yok olup gitmesine katkı sağlıyor.

Kürt müziğinde seni en çok etkileyen şey nedir?

Kürtlerin sesi çok derin ve çok güçlü. Kürtçenin ses tonunda duygusallık var. En çok dikkatimi çeken şey Kürt müziğinin yüreğe hitap eden gücü ve güzelliği. Her anlamda geniş bir kültüre sahip. Ayrıca Kürt kültürü beni çok etkiliyor.

Dengbêjlerin seslendirdiği kılamları söylemek sizin için zor olmuyor mu?

Benim için çok zor. Zamanla daha az söylemeye başladım. Çünkü ne kadar zor olduğunu yeni yeni fark ediyorum. Dengbêj müziğinin tekniğini ve eğitimini biraz Dengbêj Xalîde’den öğrendim. Ancak şu ana kadar yorumladığım dengbêj parçalarını kendim çalışarak öğrendim. Bu çok zamanımı aldı. Öğrenmenin en iyi yolunun bu olmadığını, en iyi yöntemin bir dengbêjle usta çırak ilişkisiyle veya sürekli kulağını dengbêj müziğiyle doldurarak öğrenmek olduğunu anladım.

Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine 'Xezal Xezal' şarkısını öğrenmeye başladım. Parçayı söyleyerek bir video çektim. Videoyu sosyal medyada yayınladıktan sonra İstanbul’a gitmiştim. Bu sürede tepkileri takip edememiştim. Arkadaşlarımın bana gönderdiği paylaşımlar sayesinde gelen tepkilerden haberdar olmuştum. Hepsi çok güzel mesajlardı. Bu duruma hem çok sevinmiş hem de çok şaşırmıştım.

Aşık geleneği de çok özel. Ama dengbêjlik çok daha farklı. Çok önemli özellikleri ve farklı bir sosyolojik yapısı var. Dengbêj müziği Kürtlerin tarihi kitabı gibi. Tamamen sözel tarihi taşıyan bir gelenek. Kürtlerin Kürtçeye yaklaşımı ne yazık ki dengbêjliğe yaklaşımlarıyla aynı. Çok yetersiz. Özellikle genç jenerasyon da çok az dengbêj var. Dengbêjlik Kürt kültürünün çok önemli bir zenginliği. Bunu korumak ve geliştirmek gerekiyor. Şu anda gösterilen yaklaşım yüzünden zamanla dengbêjliğin yok olmasından korkuyorum. Ancak son zamanlarda dengbêj müziği üzerine araştırmalar ve arşivleme çalışmaları yapılıyor. Bu daha da yaygınlaştırılmalı. Dengbêjlik arşivlenerek tarihte yer almaktansa, canlı bir kültür olarak yaşamalı ve yaşatılmalı.

Kürt sanatçılar içinde en çok beğendiğiniz veya kendinize örnek aldığınız sanatçılar var mı?

Özellikle dengbêjleri dinliyorum. Şakiro, Arif Cizrawî, Saîd Yûsif, Mihemed Şêxo’yu çok büyük bir beğeni ile dinliyorum. Özellikle beğendiğim yaşayan sanatçılarla düet yapmaya çalışıyorum. Mikail Aslan, Delîl Dîlanar ile sahneye çıkmak benim için bir onur. Sanatçı Aynur’un sesi çok güçlü. Onu da severek dinlediğimi belirtmek isterim.

Enstrüman olarak klasik piyano, bağlama ve Hurdy-Gurdy’yi çalıyorsunuz. Sanırım Hurdy-Gurdy’ye bir parantez açmak gerekiyor. Hurdy-Gurdy, Kürtçe parçalarla o kadar bütünleşiyor ki. Biraz tanıtır mısınız?

Hurdy-Gurdy, tarihi Orta Çağ’a kadar uzanan ve Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde popüler olan telli bir çalgı ailesine ait. Enstrümanda tekerlek dönüyor ve tellere dokunuyor ve süreklilik sağlayan bir ses ortaya çıkıyor. Bir dönem Avrupa’da kiliselerde, sonra saraylarda klasik müzik aleti, bir dönem kırsalda şenliklerde halk çalgısı ve bir dönem de dilencilerin çalgısı olarak nam salmış. Hurdy-Gurdy'nin tarihçesi oldukça eski olmakla birlikte, günümüze kadar gelmiş ve halen birçok müzisyen tarafından kullanılmaktadır. Hurdy-Gurdy, özellikle Avrupa halk müziği ve rock müzik tarzlarında halen sıklıkla kullanılıyor. Hurdy-Gurdy’i alıp klasik anlamda çalmıyorum. Kürt müziğini düşünerek ve Kürt müziğine uyarlayarak çalıyorum. Anadolu’da kullanılan üflemeli ve çalgılar dinleyerek özellikle düdük ve ney sesine benzeterek çalmaya çalışıyorum.

Biraz da yeni çıkan Neynik-Mirror (Ayna) albümünüzden bahsedelim…

Neynik albümünün macerası, 2020'deki karantina döneminde başladı. Bu süreçte yüzlerce şarkıyı dikkatle dinleyerek, bu albümün repertuarını oluşturdum. Farklı ülkelerde gelen 30’dan fazla sanatçı bu albüme müzikal anlamda katkı sağladı. Albümümün yapımcısı, müzik yönetmeni, düzenleyicisi ve ses mühendisliğini kendim yaptım. Albümün yapım aşaması üç yıl sürdü. Tüm dijital platformlarda yayınlandı. Kalıcı olması için CD olarak da çıkardım.

Albümümü yapmaya karar verdiğimde Cewad Merwani’nin Erivan Radyosu’nun ritmik parçalarını arşivlediği 500 parçayı tek tek dinledim. Bu anlamda Cewad Merwani’nin çok önemli bir iş yaptığını da belirtmek isterim.

İlk albümüm 'Neynik', Kürt kültürünü ve müziğini öğrenmek için yola çıktığım 13 yıllık bir yolculuğun ürünü. Albüm, İstanbul ve Fransa’da stüdyoda kaydedildi. Kürtçenin Kurmancî, Zazakî ve Soranî lehçelerinden 12 eserin yer aldığı bir albüm. Kürtlerin tüm bölgelerinden bütün renklerini, dil zenginliğini içine alan bir albüm yapmak istedim.

Albümde farklı coğrafyalardan farklı halk enstrümanları kullandım. Albümde yer alan 'Raze' (Uyu) parçasını kardeşi DAİŞ tarafında şehit edilen Rojavalı bir arkadaş yazdı. Ben de besteledim. Bir anlamda ninni gibi. Albümde yer alan 'Evîna min' parçasının söz ve müziği bana ait. 'Nîna' parçası Ûrmîye yöresine ait bir halay parçası. Makedon sanatçı Dzambo Aguševi ile düet yaparak Balkan tarzı yorumladım. Covid döneminde kaybettiğimiz Saîd Gabarî ve Saîd Yûsiv anısına kendilerine ait birer parça okudum. Albümde yer alan birkaç parça derleme, şu ana kadar hiçbir sanatçı tarafından yorumlanmadığı için dinleyici ilk defa duyacak. Barcelona'da 'Xwezî min tu nasnekiriba' şarkısına, Mardin'de 'Lawo' ve İstanbul’da 'Wara malan' şarkısına klip çektim.

Albümünüzü CD olarak da çıkardınız. Bunun için gerçekleştirdiğiniz kampanyayı da biraz anlatır mısınız?

Maalesef sanatçılar eskisi gibi CD satarak para kazanamıyor. Kaliteli bir iş için maddi güç gerekiyor. Kürtlerde çok yaygın olmasa da Fransızlarda albüm çıkmadan ön satışlar yaparak masraf karşılanmaya çalışılıyor. Albümün ön satışını yaparak kısmen de olsa masraflarını çıkaracağım bir kampanya düzenledim. İmzalı CD ön siparişi, hediyelik defter, saat gibi eşyalar alınarak albümümün çıkmasına önemli bir destek sunuldu. Kürtlerde yaygın olmasa da ilk defa düzenlenen bu kampanyaya ilgi beni olumlu anlamda şaşırttı.

Geleceğe dair ne tür projeleriniz var?

Albümüm yeni çıktı. Yaza doğru Avrupa’da konserlerim var. Kurdistan’da özellikle Diyarbakır, Mardin ve Erbil’de konserler verme gibi bir hayalim var.

***

Gever'de herkes seni dinliyor

Wan’da, arkadaşımla birlikte bizi üniversiteye götüren bir kişi, benim Fransız olduğumu öğrenince arabada Kürtçe bir şarkı açtı ve sonra dedi ki 'Siz dengbêj söyleyen Fransız kızı tanıyor musunuz?' Arkadaşım kendisine 'O kız şu an bu arabada' deyince, arabayı kullanan kişi bana dönerek, 'Şu anda Gever'de (Yüksekova) herkes seni dinliyor' deyince çok sevinmiştim. Müziğim ta bu topraklara kadar gelmişti.

***

Fransızlara Kürtçe eğitim veriyor

Müzik eğitmenliği benim hayatımda çok önemli bir yer tutuyor. Mesleğimin en sevdiğim tarafı. Çok seviyorum ve çok iyi yaptığımı düşünüyorum. Yabancı bir dilde müzik yapmayı büyük bir çaba ve zorlukla öğrendim. Bu yoldan geçtiğim için kendi deneyimlerimi de katarak anlatıyorum. Bunu söylerken çok mütevazi olmayacağım. Sürekli bir yerde kalmadığım için süreklileşen bir eğitim veremiyorum. Ancak Türkçe ve Kürtçe bir haftalık yoğunlaştırılmış müzik eğitimleri veriyorum. Her yaştan insanlar geliyor. Çok büyük bir bölümü Fransız, az da olsa, kendi kültüründen uzaklaşmış ama öğrenmek isteyen Kürt öğrenciler de oluyor. Bazı eğitimleri kendim düzenliyorum. Bazı eğitimleri de Fransa’nın farklı şehirlerinde ve bölgelerinde farklı kurumlar düzenliyor ve ben gidip ders veriyorum. Yıllardır bu eğitimlerime katılan, Kürtçe müziği çok iyi söyleyen öğrencilerim var. Şu ana kadar eğitimi alan öğrencilerin sayısı 400’ü bulmuştur.

***

Eléonore Fourniau'ya dair...

1987’de Paris’te tarihçi bir anne ve babanın çocuğu olan Eléonore Fourniau’nun geçmişi, Fransa’da yaşayan, büyük oranda asimilasyona uğramış Oksitan halkına dayanır. Müzik hayatına klasik piyano eğitimi alarak başlayan Elêonore Fourniau, 2010 yılında üniversitede tarih öğretmenliği bölümünü bitirir. Hem annesinin hem de babasının Orta Asya üzerinde çalışmalar yapması çocukluğunda farklı kültürlerle iç içe büyümesini sağlar. Özellikle 11-14 yaşları arasında Özbekistan’da yaşayan Fourniau, farklı kültürlerle tanışarak sadece dil ve kültür açısından değil, müzikal birikim açısından da büyük bir zenginlik elde eder. Sanal medyada paylaştığı dengbêj şarkılarıyla de Kürtlerin sevgisini kazanır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.