Mercimek çorbasını bombalayan tayyare

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Demek ki İsveç’in NATO üyeliği karşılığında tayyare alacak, o tayyare ile elbette kalkıp Yunanistan’daki Amerikan üslerini değil, elinde hava savunması da, uçağı uçurtması da olmayan barışçı Rojava halkını bombalayacak.

DEM Parti, İsveç’in NATO’ya alınmasını tartışan Komisyon’daki oylamaya katılmadı.

Çok doğru yaptı.

Belki katılsaydı da iktidarın rezil  dış politikasını yerden yere vurup, oylama esnasında çekilseydi, daha da doğru yapardı. “AKP-MHP’nin foyası ortaya çıktı, güya İsveç’in NATO’ya üye olmasına ‘terörü” desteklediği için karşı çıkmışlardı, meğer dertleri hurdaya dönen  F-16’larını tamir ettirmek, birkaç da savaş tayyaresi almakmış, şimdi  tayyare karşılığında İsveç’in NATO üyeliğini oylayacaklar, 15 Temmuz’da pilotlarını hapse attılar, alacakları tayyareleri uçuracak pilotları yok, bari on-onbeş adet pilot da isteselerdi” deyip Komisyonu terketseydiler neş’eli olurdu. Ama diyeceksiniz ki, şu sırada neş’elenecek durumlar yok, haklısınız.

İsveç’in NATO üyeliği, AKP-MHP ve CHP oylarıyla kabul edildi. Saadet ile “İYİ saatte olsunların” hayır oyunun manası yok. Çıkıp “NATO’ya hayır” diyemezler. Sanki İsveç NATO üyesi olmasa, NATO perişan olacak. Yani oyları “laf ola beri gele” kabilinden.

Bu rezil koyun pazarlığında elbette DEM Parti’nin yeri yok. Eğer pazarlıkta Erdoğan ile Biden kollarını koparır gibi tokalaşır, “davar on tayyare, parası NATO’ya üyelik” pazarlığını bağlarlarsa, Komisyon kararı TBMM’ye gelecek. Orada da “hurda tayyareleri tamir etme ve on-onbeş tayyare alma karşılığında” AKP-MHP-CHP İsveç’in üyeliğine “evet” diyecek. Desinler. Demeyen Akşenercilerle, Saadetçiler de demesinler. DEM Parti’nin TBMM’de de bu rezalete ortak olmayacağını kuvvetle tahmin ediyorum. Çocukken söylediğimiz bilmece gibi, “oylama, oyalamaca, dil üstünde kaydırmaca”. Bilmecenin cevabı “tayyare”.

Bazı kardeşlerimiz, bu yazıdaki mizahi üslubu pek beğenmiyorlar. Hatta bunca karanlık bir mevsimde mizah yaptığı için, DEM Parti’nin TBMM Başkan vekili Süreyya kardeşimi fena yapmışlardı. Ben öteden beri “cıvıklık” gibi “aşırı ciddiyetin” bir paradaki yazı ve tura olduğunu, hem yazının, hem de turanın “aptallığa” işaret ettiğini söylerim. Aşırı cıvık da, aşırı ciddi de ahmaklığını gizleme derdindedir.  İspatı ortada: İçimizden kim “tayyare karşılığında İsveç’in NATO üyeliğini” ciddiye alıp, analizdi, diyalizdi diye diye eleştirir? Değer mi? Erdoğan kemal-i ciddiyetle “teröre destek veren İsveç NATO’ya giremez” diyor. Sonra dönüp “NATO PKK’yi destekliyor” diye ortalığı velveleye veriyor. Bir bakıyorsun adam “tayyare” peşinde. Hakan Fidan’ın görünüşü insanı ürpertiyor ama, hazret Amerikayla “tayyare pazarlığı” yapıyor. Ne demişler, “tut keli perçeminden”. Bunun neresini ciddiyetle ele alacaksınız da vatandaşa rezilliği anlatacaksınız?

İsveçli zırzopun biri Kur’an yakıyormuş da, İsveç itfaiyesi ise yangına hortumla su sıkmıyormuş da, o sebepten ötürü İsveç NATO’ya üye olamazmış da… Siz bu martavalları halkın külahına anlatın. Senin Prag elçin “bakara makara” diyerek Kur’an’ı yakmaktan beter etmiş ya hu. Hele şu “PKK İsveç’te nümayiş yapıyor” lafı yok mu, vallahi “Güldür Güldür”de “nümayiş yapanı asmazsanız, nah NATO’ya girersiniz” deseler, gülmekten katıla katıla öle yazarız. Bre ahmaklar Kürtler İsveç’de “nümayiş” yapıyor, ne bozuluyorsunuz, HPG gerillası Zemheri’nin kışında senin karargahına girmiş, neredeyse bir bölük askerinizi saf dışı etmiş. İki elin böğründe “sisten, yağmurdan” şikayet ediyorsun. İsveç’te sis yok, hevaller demokratik haklarını kullanıyor. İsveç kuşanıp, yardımına mı koşsun?

NATO’nun genişlemesi dünya barışı için büyük tehlike. Erdoğan’ın umrunda değil. Tayyare alacak, NATO’yu genişletecek, dünya savaşının en kanlı coğrafyasında Rojava’nın “buğday ve mercimek” depolarını bombalayacak, “matbaayı” havaya uçuracak.

Matbaa” deyince aklıma tarih geliverdi. Malum ilk matbaa MS 593’de Çin’de kurulmuş. İlk basılı kitap MS 700 yılında Pekin’de basılmış. Erdoğan’ın “ceddim” dediği adamlar var ya, bunlar matbaayı yasaklamış, en sonunda ancak Çin’deki ilk matbaadan tam bin yıl sonra, “ceddi” değil, Macar İbrahim Müteferrika tarafından 1727’de matbaanın kurulmasına izin vermişler. Rojava’da matbaayı bombalamalarından daha “tarihi”, daha “Türki”, daha bilmem neci kadar tabii bir hal düşünülebilir mi?

Evet, demek ki, İsveç’in NATO üyeliği karşılığında tayyare alacak, o tayyare ile elbette kalkıp Yunanistan’daki Amerikan üslerini değil, elinde hava savunması da, uçağı uçurtması da olmayan barışçı Rojava halkını bombalayacak. Fukara halkın “mercimek” deposuna attığı bir tonluk bombalar, hem Rojavalı çocuğun, hem de bu bombaların her biri yüzbinlerce dolarlık olduğu için, Türkiyeli çocuğun da “mercimek çorbasını” yok edip, çocukları aç açık bırakacak. Sonra da bizim medyanın kelle koltukta gazetecilik yaptığı Rojava’da, bu alçakça savaş suçunu haberleştirecek gazeteler yayınlanamayacak. Çocuklar mercimek çorbası yiyemeyecek, anaları, babaları da çocuklarının neden aç karnına uykuya daldığına dair haberlere ulaşamayacak.

İşte DEM Partili vekiller çocukların mercimek çorbalarını kana bulayan ve mercimek çorbası hakkında haber yapan matbaayı bombalayan AKP-MHP’nin “tayyare karşılığında İsveç’i NATO’ya alalım mı, almayalım mı” oylamasına katılmadılar.

 Çok doğru yaptılar.

AKP-MHP ile A-4 kağıdına imza atmayan CHP neden bu gayr-ı meşru bile değil, rezil ü rüsva Komisyonda “tayyare” pazarlığına ortak oldu, vallahi billahi anlayamadım.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.