"Halklar Savaşa Karşı"

Yurt Dışı Haberleri —

  • İsviçre’nin Zürih ve Aarau kentlerinde Kürtler, Cumartesi günü yerel otonom yapılarla ortak düzenledikleri panellerde halkların ortak sorunlarını ve özyönetim modelini tartıştı.

ERDOĞAN ZAMUR

İsviçre’nin Zürih kentinde 1 Mayıs’ta başlayan ve halen devam eden Zürih 1 Mayıs Festivali kapsamında Demokratik Kürt Toplum Merkezi, Filistin Dayanışma Komitesi Zürih ve Filipinler Gençlik Örgütü Anakbayan tarafından düzenlenen “Halklar Savaşa Karşı“ başlığıyla bir panel gerçekleştirildi.

1 Mayıs Çarşamba günü başlayan Zürih 1 Mayıs Festivali her gün yapılan etkinlikler ve konserlerle devam ediyor. 80‘li yıllardan bu yana yapılan festivalin organizatörlerinden olan Demokratik Kürt Toplum Merkezi tarafından “Halklar Savaşa Karşı“ başlığıyla Filistin Dayanışma Komitesi Zürih ve Filipinler Gençlik Örgütü Anakbayan ile birlikte gerçekleştirilen panelde Kurdistan, Filistin ve Filipinler‘deki güncel siyasi duruma dair sunumlar gerçekleştirildi. Sunumlardan sonra katılımcılar halkların birlikte mücadelesine dair değerlendirmelerde bulundu.

Kara: Mücadele ile durdura biliriz

Zürih Demokratik Kürt Toplum Merkezi adına konuşan Emrah Kara 101 yıl önce İsviçre‘nin Lozan kentinde 4 parçaya ayrılan Kurdistan‘da Kürt halkının sömürgeciliğe karşı direndiğini anlattı. Kara, Kurdistan tarihinde 70‘lere kadar gerçekleşen bu ayaklanma ve direnişlerin katliamlarla bastırıldığını ve bu ayaklanmaların öncülerinin katledildiklerine değindi. Ancak dörde bölünen Kurdistan‘da sömürgeciliğe karşı mücadele eden Kürt Özgürlük Hareketi‘nin durdurulamadığını anlatan Emrah Kara, “Daha önceki isyanlarda öncülerimiz katledilse de Önder APO yok edilemedi. Onun düşünceleri tüm Kurdistan’da ve dünyanın her yerin karşılık buldu. Rojava ve Medya Savunma Alanları’ndaki işgal ve imha saldırılarını Önder Apo‘nun paradigmasıyla elde edilen kazanımlara yönelik saldırılardır. Bu saldırılara karşı dünya sessiz kalıyor. Bu yüzden savaşı yürüten ve destekleyenlere karşı halkların bir arada mücadele etmesi esastır. Bu mücadele ile savaşları durdurabiliriz” dedi.

Dayanışma daha da yükseltilmeli

Filistin Dayanışma Komitesi adına konuşan Ayşe Vera ise 1948 yılında ülkelerinin işgal edildiğini, bu işgal ile yüzbinlerce insanın Filistin‘i terk etmek zorunda kaldığını belirterek “Filistin‘deki soykırım ve savaş, bölge ve dünya güçler tarafından çıkarıldı. Bundan dolayı geçtiğimiz aylarda onbinlerce Filistinli Gazze şeridinde soykırım saldırılarında katledildi” dedi. Sürdürülen  savaşın halklara yarar getirmediğine vurgu yaparak Filistinle dayanışmanın daha yükseltilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Filipin halklarını kurban ettiler

Filipinler Gençlik Örgütü Anakbayan adına konuşan Edna Müller ise 16. yüzyılda İspanya tarafından sömürgeleştirilen ülkelerinin, 19. yüzyılın sonundan bu yana bir Amerikan yarı sömürgesi olduğuna vurgu yaparak “Filipin halklarının kendi dilleri ve kimlikleriyle sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı özgürlük mücadelesini Ferdinand Marcos gibi Amerikan işbirlikçisi diktatörler tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. ABD ve Japonya, Çin‘e karşı bölgede güç kazanmak için Filipin halklarını kurban etti. Ancak toplumun her yerine yayılmış olan devrimci halk savaşının durdurulamayacak” dedi.

Ortak mücadele gerekli

Panelin ikinci kısmında dünyada ABD, AB, Rusya ve Çin gibi kapitalist ve emperyalist güçlerin askeri ve ekonomik işbirlikleriyle koordine halde halklara karşı çıkar savaşları yürüttüklerinden ve bu yüzden de halkların da mücadelelerini ortak bir stratejiyle yürütmesi gerektiğinin önemli olduğunda vurgu yapıldı.

İsrail, Türkiye ve Filipinler devletlerinin birbirleriyle olan ekonomik ve askeri işbirliklerinin bu ortak çalışmaya ve katliam politikasına yönelik en iyi örnek olduğunu belirten katılımcılar, ezilen dünya halklarının kapitalist moderniteye karşı halkların kardeşliğini esas almaları, savaşa ve sömürgeciliğe karşı ortak bir cephe oluşturmaları gerektiğini dile getirdiler. Panel daha sonra soru cevap kısmı ile sonlandırıldı.

 

* * *

Özyönetim Rojava’da hayat buldu

İsviçre’nin Aarau kentinde ise yerel otonom anarşist yapı KUBO’nun düzenlediği, Aarau Rojbin Kadın Meclisinin desteklediği “Özyönetim” paneli yapıldı. Panele Aarau’daki Anarşist yapıların temsilcilerinin yanısıra İsviçre Kürt Kadınlar birliği (YJK-S) aktivisti Özen Aytaç konuşmacı olarak katıldı. Panelin moderatörlüğünü KUBO aktivisti Jenn Unfug yaptı.

YJK-S aktivisti Özen Aytaç özyönetim panelinde Rojava örneği vererek nelerin yapıldığını ve nelerin yapılması gerektiğini anlattı. Aytaç konuşmasında “Örgütlenmek bizim doğuştan hakkımızdır. Halkımıza yönelik asimilasyon, sömürgeleştirme ve ırkçılık yoluyla Kürt halkı olarak hepimiz genç yaşta örgütleniyoruz. Önderimiz Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu Demokratik ulus paradigması var. Özyönetim bu paradigmanın temelini oluşturuyor. İşte Rojava’da hayata geçen konfederal sistem, tabandan demokratik bir sistemdir. Bizler kendi içimizde eleştiri ve özeleştiri yaparak özyönetimi daha da ilerletmeye çalışıyoruz” dedi.

Örgütlemeden paranın ne kadar gerekli olduğunu dair soruya ise Rojava’daki Jinwar köyünü örnek gösteren Aytaç, “Şu an Rojava’da Jinwar köyü var. Burada üretime katılım esaslı bir yaşam sürdürülmeye çalışılıyor. Burada temel amaç para kazanmak değil. Ortak bir yaşamı örmek istiyoruz. Özyönetimle güvenlikten sağlığa, ekonomiden doğaya kadar hayatın her alanını örgütlemek gerekir. Temel hedefimiz küresel bir devrim ile sınırsız bir dünya yaratmaktır. Bunun içinde çeşitli eğitimlere katılarak, kendimizi ve yoldaşlarımızın geliştirmek istiyoruz” diye konuştu.

Panel çeşitli sorulara verilen cevaplarla sona erdi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.