Şirîn'in geride bıraktığı bileziğim

Kadın Haberleri —

Şîrîn Elemhulî

Şîrîn Elemhulî

  • Şîrîn Elemhulî, İran rejimi tarafından idam edilmeden önce yazdığı son mektubunda şöyle der: “Beni neden yakaladılar ya da beni neden asacaklar? Sebep Kürt olmam mı? Bir Kürt olarak doğdum ve Kürt olduğum için bu kadar eziyet ve işkence gördüm. ‘Kürtlüğünü inkâr et, işbirliği yap dediler’ reddettim.”
  • Kürt şair Şêrko Bêkes, Şîrîn’in ardından kaleme aldığı şiirinde, “Bundan Şirîn Elemhulî'ye gül ve stran yapıyorum. Bundan sonra ben onun saçının bir teliyim. Bundan sonra ben onun son defa giyip idama gittiği ayakkabısıyım. Bundan sonra Şirîn Elemhuli'nin geride bıraktığı bileziğim” diyor.

Şîrîn Elemhulî, Kurdistan Özgürlük Mücadelesi tarihinde Leyla Qasim’dan sonra idam edilen ikinci Kürt kadın. İdam edilmeden önce kaleme aldığın son mektubunda, “Kürt olduğumu inkâr etmemi istediler. Bana işbirliği teklif ettiler. Kabul etmem durumunda idamı iptal edeceklerini söylediler. Ama reddettim” diyor.                         

Şîrîn Elemhulî, 1981 yılında Rojhilatê Kurdistan’ın Mako şehrine bağlı Dêmkışlak köyünde dünyaya gelir. 7 erkek, 2 kız kardeşi var. Okula gidemeyen Elemholi, kardeşlerinin kitaplarından okuma ve yazma öğrenir. Her öğrenmeyle birlikte Kürt halkına uygulanan baskıları ve sistem çelişkilerini tanır. Bu çatışmalarla birlikte özgür yaşam ve kadının kaderi arayışına başlar.

Yaşamın her anı mücadeleydi

2006 yılında Türk devletinin Kürt halkı ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uygulamalarına karşı başkaldırır. Kadınlar, serhildanın öncülüğünü yapar. İran rejimi halka saldırarak, birçok Kürt gencini gözaltına alır ve iki genç katledilir. Elemhulî de tam da bu süreçte özgür yaşamı tercih ederek, gerilla saflarına katılır; Yaşamın her anını muhteşem bir mücadeleye dönüştürür.

Türk devleti ve İran rejimi, 2008 yılında Kürt halkına karşı yeni bir saldırı konsepti geliştirir. Yakın arkadaşlarının yaşamını yitirmesi üzerine, Elemhulî İran rejimi zulmüne karşı arkadaşlarının ve Kürt halkının intikamını alma sözü verir. Tahran Havaalanı’nda fedai eylem yapmaya karar verir. Havaalanına yüz metre kala fark edilerek gözaltına alınır ve 25 Nisan 2008’de tutuklanır. Fiziki ve psikolojik işkencenin adından idama mahkûm edilir.

Demir kapılar ardında, işkence altında

Elemholi, idamından 4 gün önce kaleme aldığı son mektubunda, tutuklu bulunduğu 3 yıl boyunca yaşadıklarını anlatır. Kendisini savunacak bir avukata bile izin verilmediğini yazan Elemhulî, cezaevindeki yıllarını, “Demir kapılar ardında, işkence ve eziyet altında geçti” sözleriyle özetler.

“Askeri güçlerin elinde acı dolu günler geçirdim. Beni neden yakaladılar ya da beni neden asacaklar? Sebep Kürt olmam mı? Ben bir Kürt olarak doğdum ve Kürt olduğum için bu kadar eziyet ve işkence gördüm” diyen Elemhulî, son mektubunda şöyle der:

Kendimi inkâr edemem

“Böyle bir şey yaparsam, kendimi inkâr etmiş olacağım. Benim dilim Kürtçe. Ben Kürtçe ile büyüdüm. Ancak kendi dilimle konuşmama, yazmama izin vermiyorlar. Farsçayı iyi bilmediğim için ifadelerimi kendi dilinizle aldınız ve o yüzden ne söylediğimi ve ne anlattığımı anlayamadınız. Benim üzerimde uyguladığınız işkence biçimleri gecelerimin kâbusu, günlerimin acısı ve ıstırabı oldu. Sorgu sırasında maruz bıraktığınız darbelerden dolayı baş ağrısı çekiyorum, bazı günler baş ağrısından dolayı kendimden geçiyorum. Yanımda ve çevremde neler olduğunu anlayamıyorum ve saatlerce kendime gelemiyorum. Burnumdan kan akıyor. İşkence sonucu bana verdiğiniz bir başka hediye de görme yetimi giderek kaybediyorum. Tedavi izni bile yok.

Zeynab, Rûnak ve diğerleri

Bu yaptıklarınızı sadece bana ve aileme uygulamadığınızı biliyorum. Siz bu işkenceleri Zeynab Celaliyan, Rûnak Sefazade ve daha birçok Kürt genci üzerinde de denediniz. Günlerdir, gözü yaşlı Kürt anaları çocuklarını görmek için bekliyor. Onlar telefon her çaldığında, hangi kara haberin geldiğini düşünerek irkiliyorlar. Acaba çocukları mı idam edildi, diye.

Ajanlığı kabul etmedi

Uzun bir süre sonra 2 Mayıs 2010 yılından birkaç gün önce, sorgu için beni bir kez daha Evîn Cezaevi’ndeki 209 numaralı bölüme götürdüler ve asılsız iddialarını tekrarladılar. Orada kendileriyle işbirliği yapmamı istediler ve bu şekilde idam cezamı sözde iptal edeceklerini söylediler. Bu anlamsız bir şeydi. Bu yüzden de mahkemede söylediklerimin dışında söyleyeceğim bir şey yoktu.

Sonunda benden, onların söylediklerini kameralar önünde tekrarlamamı istediler. Ancak ben bunu kabul etmedim. Bunun üzerine ifademi alan yetkili, ‘Biz sana yardımcı olmak istedik, ancak ailen bize yardım etmediği için bu noktaya geldi’ dedi. Yetkili, o zaman beni bırakmayacaklarını idam edeceklerini söyledi…’’

 

* * *

Bizler rüzgarız, eğilmeyiz

Kürt şair Şêrko Bêkes, Şîrîn’in ardından şu şiiri kalem aldı: Biz dağız, yer değiştirmeyiz / Biz şiiriz kurumayız / Bizler rüzgarız eğilmeyiz / Bizler doğum sancılarıyız, sonumuz gelmez / Bizler yaşamın kendisiyiz, erimeyiz. Rojhilat'tan Rojava'ya, Yukarı'dan Aşağı'ya / Dar ağaçları bugüne kadar devrimimizden ne eksiltti. İdam sehpaları gözümüzü mü korkuttu? / Dağlarımızı eğebildiler mi? / Pîremegrun'a çöktürebildiler mi? (...) İran idam rejimi hep ihtiyar / Ama bizler her daim genç (...) Bugün Sinê'nin en büyük caddesi Ferzad Kemanger oldu / Bu sabahtan sonra Mahabad'ın en büyük bahçesi Şirin Elemhulî oldu / Bu şafakta doğan tüm çocuklara Ferhad Wekili adı verildi / Bu şafakta Elî Heyderiyan Kirmanşan'ın Taxwestan'ı oldu / Hadi buyurun Sinê'yi darağacına götürün! (...) Bugünden sonra Şirin Elemhuli'nin gözlerinin aşığıyım / Bugün kaç tane şiirim varsa hepsini Şirîn Elemhuli'ye gül ve stran (ezgi) yapıyorum / Bundan sonra ben onun saçının bir teliyim / Bundan sonra ben onun tırnağıyım / Bundan sonra ben onun son defa giyip idama gittiği ayakkabısıyım / Bundan sonra Şirîn Elemhuli'nin geride bıraktığı bileziğim(…)

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.