Kumpas davasında hüküm ertelendi

Kobanî kupmas davası

Kobanî kupmas davası

  • Kuzey Kurdistan Kürtlerinin, DAİŞ'in Kobanî'yi işgal saldırısı ve soykırım tehdidine karşı 6-8 Ekim 2014'te protesto gösterileri düzenlemesinden 6 yıl sonra HDP'li siyasetçilere bir tweetten dolayı açılanan Kobanî Kumpas Davası'nın bugünkü duruşmasında tutukluluk durumu değerlendirildi.
  • Dört yıldır rehin tutulan siyasetçiler ve avukatları, hukuken ve siyaseten çöken davada verilecek kararın önemine işaret ederek, yanlıştan dönülmesini istedi. Duruşma öncesi açıklama yapan DEM Parti Eşbaşkanları da hem mahkemenin hem de iktidarın, tarihi bir tercihle karşı karşıya olduğunu söyledi.

CMK’nın usul hükümlerinin neredeyse tamamının ve bütün kovuşturma hükümlerinin de ihlal edildiği Kobanî Kumpas Davası'nın heyeti, aylık tutukluluk incelemesiyle ilgili kararını verdi, hükmün açıklanmasını ise erteledi.

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanî Kumpas Davası’nın duruşmasında aylık tutukluluk incelemesi yapıldı. Heyetin, siyasetçilerin tutulduğu cezaevlerine gönderdiği talimat yazısında, “Mahkememiz dosyasının kapsamı, sanık sayısı, sanıklara ayılı suçların sayısı, taraf beyanları ile sanıklar ve müdafilerinin savunma boyutları ile dava dosyasının incelenmesinin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle 17.04.2024 tarihinde yapılacak olan duruşmada hükmün açıklanmayacağı ancak duruşma açılarak tutuklu sanıkların tutukluluk durumunun değerlendirileceği hususunun aşağıda bilgileri yazılı tüm sanıklara 16.04.2024 saat 17.00 mesai bitimine kadar tebliğ edilmesi ve detaylı olarak hazırlanacak tebliğ tebellüğ belgesinin çok acele olarak mahkememize gönderilmesi…” ifadeleri yer almıştı. 

Duruşmaya yoğun ilgi

Duruşmaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, DEM Parti milletvekilleri ile DEM Parti Hukuk Komisyonu üyesi avukatların yanı sıra CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, Duyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever'in de bulunduğu çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi ile yurttaş duruşmayı takip etti.

Mahkeme başkanı paylaştı

Mahkeme başkanı, hükmün açıklanmamasına dair, “SEGBİS çözüm tutanaklarının yetişmesi ve dosyanın kapsamı, savunmaların boyutu değerlendirildiğinde bu sürenin yeterli olmayacağı değerlendirerek, hüküm duruşmasının başka bir tarihe ertelenmesine karar vereceğiz. Bu kapsamda bugün tutuklu sanıkların tutukluluk durumunu gözden geçireceğiz ve hüküm için başka bir tarih vereceğiz” dedi.

Savcı tahliyeye karşı

Mütalaasını sunan iddia makamı, kuvvetli suç şüphesine dair somut delillerin bulunduğu, “kaçma şüphesi” olduğu iddiasıyla atılı suçlamalara dair tutukluluk sürelerinin aşılmadığı ve suçların katalog suçlardan olması gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. 

İddia makamının görüşüne dair tutuklu siyasetçilere beyanda bulunmaları için söz verildi. 

BM'nin çağrısını hatırlattı

İlk olarak söz alan siyasetçi Alp Altınörs, bir tweetin bahane edilerek dört yıldır tutsak bulunduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: “DAİŞ’e karşı yapılmış çağrı bahane yapılarak hapisteyiz. Çağrımız demokratiktir, ifade özgürlüğü kapsamındadır. Teröre, DAİŞ’in soykırımına karşı yapılmış bir çağrıdır. Sadece 6 Ekim 2014 günü dünyanın en kapsamlı örgütü olan dönemin BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun yaptığı çağrıyı size anımsatacağım. Ban Ki-mun, ‘Bu saldırı daha şimdiden sivillerin kitlesel yerinden edilmesine ölümlere sebep olmuştur. Terörist grubun barbarca saldırısı sırasında çok ağır insan hakları ihlallerinin ışığında genel sekreter, Ayn-El Arab’ın kuşatılmış sivillerini kurtarması için elinde imkan bulunan herkesi dayanışmaya çağırmaktadır’ sözlerini kullanmıştı. 

Kumpas senaryosu uyguladınız

Siz ısrarla iktidarın bu çağrıyı kriminalize etmeye yönelik kumpas senaryosunu uyguladınız. Dört yıldır bizi içeride tutuyorsunuz. Bu davada yargılanan tek bir kişiye ‘şu camı kırdınız’ diye bir suçlama dahi yok. Hukuken aklanmış bir tweetten bizi dört yıldır içeride tutuyorsunuz. Çağrımızın amacı açıktır; soyludur ve dayanışmacıdır. Bu halk DAİŞ canileri tarafından kılıçtan geçirilirken, bizler sessiz kalamazdık ve buna sessiz kalan hükümeti aynı zamanda protesto ettik. Çağrımız karşılık verdi, o koridor açıldı ve soykırım engellendi. Soykırım engellendi diye de dört yıldır tutukluyuz. Talebimiz bizlerden dört yıldır çalınan özgürlüğümüzü iade etmenizdir.” 

Bizi rehine almışsınız

Daha sonra beyanlarda bulunan tutsak siyasetçi Dilek Yağlı, şunları söyledi: “Heyetinizin dört yıldır dikkate almasa da dinlediğini varsaydığım şeyleri tekrar etmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. 22’nci celseyle ilgili tutanağınız henüz bize ulaşmış değil. Beni Dilek Yağlı olarak değil, fikirlerimi yargıladığınız. ‘HDP, anayasal haklarını kullanamaz’ dediniz. Vereceğiniz karar da benimle ilgili bir karar olmayacak. Tahliye taleplerini usulen yapıyoruz ama Dilek Yağlı’yı tahliye etmeyeceksiniz ancak Kobanê’ye dair dayanışma çağrısını tahliye etmiş ya da cezalandırmış olacaksınız. Dört yıldır infazı beklenen bir ceza ile bizi rehin almış durumdasınız. Sizi hukuka davet ediyorum.”

Tarih bizi haklı çıkardı

Davanın politik bir tercih olarak devreye konulduğunu belirten tutsak siyasetçi Günay Kubilay ise şöyle konuştu: “HDP ile meşru zeminlerde mücadele etmeyi göze alamayan siyasi iktidar, gayri meşru yollara başvurmuştur ve 6 yıl sonra bu kumpas davasını başlatmıştır. Siz de heyet olarak bu durumu görüyorsunuz. Bu uygulamaların da bir sınırı var. HDP MYK’sının tek eylemi vardı. 6-7 Ekim’deki twitter çağrısı. Bu çağrı DAİŞ barbarlığına karşı yapılmış meşru bir çağrıdır. Bugün de benzer bir şey olsaydı, bu çağrıyı yapardık. Tarih bu konuda en büyük yargıçtır. Dolayısıyla bizi şimdiden haklı çıkarmıştır."

 Son olarak beyanda bulunan Selahattin Demirtaş, “Herhangi bir söz talebim yok. Tüm arkadaşların özgürlüğünü talep ediyorum” dedi.

Cezaevinde kansere yakalandı

Ardından dava avukatları konuştu. Avukat Öztürk Türkdoğan, “Mahkemenizin Türkiye’yi rahatlatacak tahliye kararı vermesi gerekiyor” dedi.

Eski RTÜK üyesi olan tutsak siyasetçi Ali Ürküt’ün avukatı ve aynı zamanda oğlu Erhan Ürküt söz aldı. Ürküt, babası hakkında yakın zaman önce kanser teşhisi konulduğu bilgisini paylaştı. Ürküt, "Tutuklanmadan önce herhangi bir hastalığı, rahatsızlığı yoktu. Cezaevinde kansere yakalandı. Babama bir şey olursa sorumlusu sizsiniz” dedi. 

Yargısal hile var

Avukat Cemile Turhallı Balsak, siyasetçiler hakkında iddia edilen “kaçma şüphesinin” olgusal temellere dayanmadığını söyledi. Balsak, "AİHM, 6-7 Ekim olayları ile ilgili değerlendirme yaparken olgusal bir neden üzerinden değerlendirme yapar. Şu an bir yargısal hile ile karşı karşıyayız. Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak açısından 7 yıllık sürenin dolmadığını dile getiriyorsunuz. Malatya iddianamesini değil, bu mahkemenin iddianamesini esas alıyorsunuz. Ara kararınızda böyle bir şey çıkıyor. Şu an hukukun altına dinamit döşüyorsunuz. Hukuki bir hile yapıyorsunuz" diye konuştu. 

Avukat Şevin Kaya da şunları ekledi: "Geldiğimiz aşamada yerel mahkeme kararlarının da savcı talebiyle kaldırıldığını gördük. Biz burada hukuki güvenlik ilkesinden bahsetmek durumundayız. AİHM kararlarının tanınmamasından yerel mahkeme kararlarının tanınmamasına geldik. Hiçbir yurttaşın hukuki güvenlik kapsamında yargılamasının olmadığını görmüş olduk.”

Diğer avukatlar da siyasetçiler hakkında tahliye talebinde bulundu. Duruşmaya ara verildi. 

Mahkeme heyetinin kararı

Aradan sonra devam eden duruşmanın sonunda mahkeme heyetinin, aylık tutukluluk incelemesiyle ilgili kararını vermesi, ertelenen hüküm için de tarih belirlemesi bekleniyordu. Haber hazırlanırken duruşma devam ediyordu.

 

* * *

DEM Parti'den duruşma öncesi çağrı

DEM Parti Eşbaşkanları, Kobanhi Kumpas Davası'nın duruşması öncesi mahkeme heyetinin tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu belirterek, demokratikleşmeye söz konusu davadan başlanması için çağrı yaptı. 

Eşbaşkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Sincan Kampüsü’nde görülen dava öncesi, kampüs önünde açıklama yaptı. Bakırhan, Türkiye siyasi tarihinin benzerleri görülen siyaseti dizayn etme girişimlerinden biri olduğunu ifade ederek, “Kobanî Kumpas Davası da bunun en büyük ve en son örneklerinden birisidir. Burada bir suç yok. Bomboş bir dava. Delili yok. Haksız hukuksuz bir şekilde arkadaşlarımız yıllardır yargılanıyorlar” dedi. 

Tarihi fırsata çevrilebilir

Bakırhan, şunları söyledi: “Hem iktidar hem de mahkeme heyeti, ciddi bir sorumlulukla karşı karşıya. Mahkeme heyeti tarihi bir karar verebilir. Bu davayı tarihi bir fırsata çevirebilir. Ülkede demokrasi ve özgürlükler yok. Yargı etki altında karar veriyor. Mahkeme heyeti aslında bu algıyı yıkabilir, kırabilir. Bugün burada tarihi bir karar ortaya çıkabilir. Mahkeme heyetini tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu, bu tarihi sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmesi çağrısı yapıyoruz. Bugün hem tahliye olmalarını hem de hukuksuz bir şekilde yıllardır içeride olan arkadaşlarımızın beraat etmelerini bekliyoruz. 

Sandıktaki cevap görülsün

Halklar, 31 Mart’ta tavrını net bir şekilde ortaya koydu; demokratik bir zemin için oyunu kullandı. İktidarın da bu kararı görmesi gerekiyor. İnsanlar artık özgürlük ve demokrasi istiyor. Bu kumpas davalarının, bu Kürt siyasetini demokratik zemini kapatan, yok sayan, bunu yargı eliyle dizayn etmek isteyen anlayışın sandıktan cevabını aldığını görüyoruz. Umarım hem mahkeme heyeti hem de iktidar, 31 Mart'ta sandıkta Türkiye halklarının ortaya koymuş olduğu bu iradeyi görür. İkinci yüzyıl artık bu kumpas davalarıyla devam etmemeli. Dolayısıyla bugün mahkeme heyetinin bu tarihi sorumluluğunu layıkıyla yerini getirmesini bekliyoruz.”

Hem ihtiyaç hem de fırsattır

Ardından konuşan Eşbaşkan Tülay Hatimoğulları ise yargının yanlışından geri dönebileceğini belirterek, şunları ifade etti: "37 kez ağırlaştırılmış müebbet talep etmek asla ve asla bir kanuna uygun, vicdana ve demokrasiye uygun olamaz. Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz, bugün tutuk incelemesi olacak ve bütün arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerektiğinin altını özellikle çiziyoruz. Bunu aynı zamanda hukuktan aldığımız güçle, dosyanın içinin boşluğuyla, isnat edilen suçlarla ilgili dinlenen tanıkların da değerlendirmesiyle, yani bir hukuksal gerekçeyle de talep ediyoruz. Arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması ve tahliye edilmesi gerekiyor. Bu ülkede halkın hukuka güvenebilmesi için, yargının yitirdiği güvenilirliği yeniden kazanabilmesi için bu bir ihtiyaçtır. Bu Türkiye’de hep birlikte ortak yaşamı inşa etmek için bir fırsattır.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.