Devletin sağı ve solu

Hasan KILIÇ Haberleri —

  • Devlet sınır çizer, norm koyar, değerler ve öznellikler üretir. Totemleri ve tabuları nüfusun genişçe bir kısmına kabullendirir. Bunları sola da en az sağ kadar kabul ettirir.

Modern ulus-devletlerin tahakküm stratejilerinden biri ideolojiler ve hareketler üstünde konumlanarak siyaseti hem sağ akımlar hem de sol akımlar üzerinden kontrol etmektir. Bu kontrol kimi zaman birebir bu akımlara ve yapılara yerleşerek, kimi zaman ise bu akımlardan oluşan yapılara meyil vererek, yön çizerek, yol göstererek gerçekleştirilir. Modern ulus-devlet ve kaptan kabinindeki siyasi iktidarlar sağcı diye, devlet sadece sağcı olmaz. Devletin iki gözü vardır ve bunlardan biri sola bakar.

Modern ulus-devlet egemenliğin kaynağını kutsal olandan (yaratıcı) alarak dünyevileştirdiğini iddia ediyor. Ulus/halk/milleti tek meşru güç ve gücün kaynağı/ilkesi ilan ediyor. Oysa burada büyük bir yanılsama söz konusudur. Yaratıcı yerine konan egemenliğin ilkesi olarak ulus, en az yaratıcı kadar kutsal olarak kabul ettirilmiş, aşkın hale getirilmiştir. Dolayısıyla kutsallaştırılan şey (devlet ve ulus) ideolojiler, akımlar, örgütler üstüdür. Bu kutsal, tüm denklemlerin kurucu unsurudur. “Komünizm gelecekse onu da biz getiririz” diyen devletli dilin ayan beyan ortaya koyduğu iddia budur.

Devlet açısından her yerde olmak, manipüle etmek, yönlendirmek onu var eden gerçekliktir. Dolayısıyla gözü sadece sağda değil, aynı zamanda soldadır. Devlet sınır çizer, norm koyar, değerler ve öznellikler üretir. Totemleri ve tabuları nüfusun genişçe bir kısmına kabullendirir. Bunları sola da en az sağ kadar kabul ettirir. Türklük Sözleşmesinin tılsımını oluşturan bileşenlerden biri de bu durumdur. Devlet kimi zaman bayrak kılığında bir duygunun üretimine, kimi zaman resmi törenlerden türeyen belli davranışları ve kimliklenmeleri kabul ettirmeye kadar geniş bir yelpazede hareket eder.

Devletin sağı ve solu Türkiye siyasi tarihinin arka planda akan gerçekliklerinden biridir. Anti-komünizm ile mücadeleyi amentüsü olarak kabul eden, bunun için her türlü hukukun dışına çıkma pratiğinden tek bir adım geri adım atmayan devletli politika, belirlediği sınırlar çerçevesinde ve gerektiğinde sola bakan tarafını “güler yüzlü” hale getirmekten çekinmez.

Bu iki durum arasında zıtlık değil, birbirini besleme ve güçlendirme vardır. Bu bağlamda yakın tarihte yaşanmış en bariz siyasal olay 2019 yılı yerel seçimlerinde gerçekleşti. 2019 yılı yerel seçimlerinde Dersim’de “komünist başkan” sıfatı “şirinleştirilerek”, bu kentte Kürt Özgürlük Hareketi’nin kaybetmesini sağlamak için devletin sol eli devreye girmişti. Anti-komünist yeminli, komünizmin gelme ihtimali olsa kendisini siper edecek kesimler hep bir ağızdan “komünist başkan” propagandası yaptılar. İşin trajik tarafı “komünist başkan” da bu propagandanın ürettiği dalga üzerinde sörf yapmaya çalıştı.

Devletin biri sağda biri solda iki gözü vardır. Her iki göz de devletin ret ve kabul ölçüleri ekseninde bize bakmayı, baktığımız yerde ne görmemiz, gördüğümüz şeyle nasıl duygulanmamız ve davranmamız gerektiğini öğretmeye çalışır. Dolayısıyla özgürleştirici siyaset devletli bakış açılarından sıyrılmayı gerektirir. Bu yönüyle, ulus-devleti radikal eleştiriye tabi kılamayan, çözümleme konusunda cesaret gösteremeyen; onun ürettiği totem ve tabularla, korku ve motivasyon kaynaklarıyla yüzleşmeyen herhangi bir siyasal yapı “resmi muhalefet” olmaktan öteye gidemez.

Toplum için sahici bir siyaset üretmenin yolu devletin sağ ve sol gözünün menzilinden çıkmak, totem ve tabularıyla üretmek istediği aşkın anlamlardan sıyrılmakla mümkündür.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.