82 yaşındaki anneden korkan devlet mi olur!

Dosya Haberleri —

Makbule Özer (82)

Makbule Özer (82)

82 yaşında tutuklanan Makbule Özer'in kızı, İHD Wan Şubesi Eşbaşkanı ve DEM Parti Wan milletvekili ile konuştuk:

  • Makbule ananın kızı Naime Özer, "Annemle adliyenin kapısında jandarmanın aracında görüştük. Çok kötüydü, beni götürmeyin beni nereye götüreceksiniz diyordu. Üç gün önce benim yanımdaydı dizleri artık tutmuyordu. Şu an ne durumda bilmiyoruz. Bu yaştaki hasta bir kadını götürüp ne yapacaklar? Zaten devlet bu kadından korkuyorsa ne diyelim" diyor.
  • İHD Wan Şubesi Eşbaşkanı Av. Mehmet Salih: "Daha önce hakkında hazırlanmış bir ATK raporu var, cezaevinde kalamayacağına ilişkin, bu rapor gerekçe gösterilerek tahliyesi sağlanıyor ardından aynı sağlık sorunları devam ederken ATK bu kez cezaevinde infazının devam edebileceğine dair rapor hazırlıyor. Bunun hukukla, vicdanla bağdaşır bir yanı yok."
  • DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz, "Makbule ana şahsında devreye sokulmuş olan şey bir düşman hukuku. Biz başka şekilde nitelendiremeyiz bunu çünkü ATK uzun süredir ne yazık ki siyasi saiklerle hareket ediyor. Gerçekten kelimelerin de tükendiği bir noktadayız ama biz kamuoyuna hem duyarlılığa hem de mücadeleye bekliyoruz" vurgusu yaptı.

GÜLCAN DERELİ

Mezopotamya’da tıp henüz günümüzdeki kadar teknolojik imkanlara sahip değilken bazı yaşlı kadınlar, kırık-çıkığı olan insanları kendi imkanlarıyla tedavi ederlerdi. Bu binlerce yıllık bir gelenektir aynı zamanda. Tarihten süzülen deneyime, bilgiye dayanır. Aslında modern tıp işte bu şifa geleneği üzerinden gelişir. Bu gelenekten gelen Makbule Özer de, eski zaman şifacılarından. Bu yüzden de kendisine hekim ana derler. Kendisine gelenlere bu doğadan ve yaşam deneyiminden beslenen gelenekle şifa olmaya çalışır. Çevrede bilinen biridir. Bundan dolayı da bu tarz rahatsızlığı olanlar ona başvurur. Onlardan biri de HDP'li bir kadındır. Sağlık sorunları yaşayan HDP'li genç kadın onun kapısını çalmıştır. O da hiç kimseyi geri çevirmediği gibi bu kadına da şifa bulmaya çalışmıştır. İşte Makbule ananın hikayesi tam da burada başlıyor.

Yaz ayları olduğu için ev kalabalıktır; çocuklar, torunlar herkesin orada olduğu sırada bir anda evin etrafı sarılır, çok sayıda polisle Makbule ananın evi basılır. Evde bulunan tüm aile bireyleri bahçeye çıkarılır ve yere yatırılır. Çocuk yaşlı demeden her birinin kafasına silah dayanır. Kimse ne olduğunu anlamaz. HDP'li olan genç kadın polisler tarafından evin içerisine götürülür burada saatlerce işkenceye maruz kalır, ardından da Makbule ana, üç oğlu ile eşi Hadi Özer ve HDP'li genç kadın gözaltına alınır. Makbule ana “örgüte yardım etmek” iddiasıyla mahkemenin verdiği 2 yıl 1 aylık hapis cezası sonrası 9 Mayıs 2022'de eşi Hadi Özer ile birlikte tutuklanır. HDP'li genç kadın da tutuklanır.

ATK'nin raporu sürekli değişiyor!

Makbule ana Eylül 2022 tarihinde İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevk edilmiş, ancak ATK, “Kürtçe tercüman yok” diyerek, şikayetlerini dinlememişti. Kendisine sorulan soruları anlamayan Makbule ana ise işaret diliyle derdini anlatmaya çalışmıştı. Van Cezaevi'nden İstanbul'a getirilip tek kelime konuşmadan yeniden Van Cezaevi'ne götürülmesi ve ATK'nin bu yaklaşımı kamuoyunda tepki çekmiş, işkence olarak tanımlamıştı. Tepkilerin ardından birçok ağır hastalığı bulunan Makbule ana, 7 Eylül 2022 tarihinde tahliye olmuştu. Ancak 30 Kasım'da savcılıkla görüşen aileye, Özer’in R Tipi Cezaevi'ne teslim edilmesi istendi. 4 Aralık 2023 tarihinde tekrar tutuklama talebi üzerine ailesi İzmir Melemen R Tipi Cezaevi'ne götürmek üzere uçağı bindiği sırada gelişen kamuoyu tepkilerinin ardından tutuklama kararı kaldırılmıştı. Ancak mahkeme 22 Nisan 2024 tarihinde sessiz sedasız ve apar topar Makbule anneyi tutukladı.

 

 

İfadesi var deyip tutukladılar

Gazetemize yaşananları anlatan Makbule ananın kızı Naime Özer, şöyle konuştu: "Saat 12'de kardeşimi aramışlar ifadesi var demişler. Sonra da jandarma annemi alıp adliyeye götürmüş, tutuklamışlar. Gizli gizli yaptılar. Bir önceki gibi kamuoyu baskısı olmasın duyulmadan tutuklayalım demişler resmen. Cuma günü tutuklama kararı çıkmış ama kardeşimi arayıp sadece ifadesi var demişler. Tutuklama kararını söylememişler. ATK raporunu da görmedik. Savcılığı aradım katiple konuştum, siz daha önce bizi haberdar ediyordunuz hayırdır niye öncesinden haber vermediniz dedim. Onlar haber vermeden ben de haber veremiyorum diye cevap verdi. Yani bizim bu durumdan haberimiz yoktu. En son Ramazan ayının başıydı ATK'ye gitti geldi. Biz de ATK'den karar çıkacağını bekliyorduk. Başka bir şey bekliyorduk açıkçası, sağlık sorunları ve yaşından dolayı kesin ev hapsi verirler diyorduk. Ama ne yazık ki rapor bize ulaşmadan hemen alıp cezaevine koydular."

Erzurum'a götürülmek isteniyor

Ablası İzmir'de yaşadığı için annesini İzmir Melemen R Tipi'ne götürülmesini istediklerini söyleyen Naime Özer, "Erzurum'a götürülmek isteniyor. Orası bize uzak olduğu için biz kesinlikle kabul etmedik. Yaşlı bir kadın ringle de götürüleceği için biz kabul etmedik. Bakalım karar daha çıkmadı" dedi.

Beni nereye götürecekler?

Annesini son gördüğü anı anlatan Naime Özer, şunları söyledi: "Annemle adliyenin kapısında jandarmanın aracında görüştük. Çok kötüydü, beni götürmeyin beni nereye götüreceksiniz diyordu. Durumu çok kötüydü. Üç gün önce benim yanımdaydı dizleri artık tutmuyordu. Şu an ne durumda bilmiyoruz. Şok yaşadık ne diyeyim bu yaştaki hasta bir kadını götürüp ne yapacaklar? Zaten devlet bu kadından korkuyorsa ne diyelim."

 

 

Hukukla açıklanamaz

Makbule anaya yapılanın tam bir hukuksuzluk örneği olduğunu kaydeden İHD Wan Şubesi Eşbaşkanı Av. Mehmet Salih Coşkun ise, şunları söyledi: "Daha önce hakkında hazırlanmış bir ATK raporu var. Cezaevinde kalamayacağına ilişkin, bu rapor gerekçe gösterilerek tahliyesi sağlanıyor ardından yine savcılığın talimatıyla ATK’ye sevki gerçekleştiriliyor. Daha önce cezaevinde kalamayacağına dair durumu devam ederken ATK bu kez cezaevinde infazının devam edebileceğine dair rapor hazırlıyor. Bunun üzerine Makbule Özer tekrar cezaevine gönderiliyor. Bunun hukukla, vicdanla bağdaşır bir yanı yok."

 

Skandal kararlar bitmiyor

Makbule ananın tutuklanmasındaki skandalların ardı arkası kesilmiyor. ATK rapor hazırlarken, tercüman bulundurmadığı gibi bir ‘güvenlik görevlisi'ni getirerek tercümanlık yaptırmış. ATK tercüman istemiş fakat Van Cumhuriyet Başsavcılığı tercüman göndermemiş. Aileye söylenmiş, aile Adalet Bakanlığı’nın listesindeki bilirkişi olarak kayıtlı bir tercüman götürmüş. Fakat ATK buna itiraz ederek, bu kişinin tercümanlığını kabul etmemiş. Bu skandalı değerlendiren Coşkun, "Tercümanın nasıl hazırlanması gerektiğine ilişkin yönetmelikler var. Bir güvenlik görevlisinin yapacağı tercümeyle yeminli olan, bu dili bilen başka bir kişinin yapacağı tercüman arasında elbette fark var. Makbule Özer’in ATK’ye sevk edilip yeterliliği ispatlanmamış bir tercüman tarafından beyanlarının alınarak doktora iletilmesi ve bunun ardından hakkında bir ATK raporu düzenlenip tutuklanması elbette ki hukuka aykırıdır" dedi. 

Hepsi bir gün yargılanacak

Kürtlere gelince adil kararların alınmadığına dikkat çeken Av. Coşkun, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalar, ayrıca kendi Anayasası ve kanunlarında koruma altına alınan kanun önünde eşitlik, mahkemeler önünde eşitlik, kişinin dili, dini, ırkı fark etmeksizin herkes kanun önünde eşittir ilkesiyle hareket edilmesi gerekiyor. Lakin bunlar gözardı ediliyor, taraf olunan sözleşmeler yok sayılıyor, Anayasa ayaklar altına alınıyor. Dileğimiz, isteğimiz ve mücadelemiz herkes din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel yönelim fark etmeksizin yargı önünde eşit bir şekilde muamele görsün. Tabi mahkemeleri ve devletin diğer kurumlarının bunlara aykırı hareket ederek davranması hukuka aykırı bir durumdur. Hukukun hüküm sürdüğü, hukukun egemen olduğu bir sistemde hepsinin karşılığının ve sorumluluklarının olması gerektiğini düşünüyoruz. Umarım hukuk bir gün egemen olduğunda bunlar da yapmış oldukları hukuksuzlukların cezasını çeker. Başta Makbule Özer ve Hanife Arslan olmak üzere bütün hasta mahpusların amasız fakatsız bir şekilde serbest bırakılması gerekiyor."

 

* * * 

ATK siyasi kararlara imza atıyor

DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz da şöyle konuştu: "Bu topraklarda aslında en ağır yükü anneler taşıyor. En ağır acıyı da onlar yaşıyor, en çok gözyaşı dökenler de onlar ama buna rağmen barış, özgürlük ve eşitlik talebinden geri durmadılar. Ve her fırsatta bunu ifade ettiler. Şimdi Makbule ana şahsında devreye sokulmuş olan şey bir düşman hukuku. Biz başka şekilde nitelendiremeyiz bunu çünkü ATK uzun süredir ne yazık ki siyasi saiklerle hareket ediyor. Zaten Türkiye’de bağımsız yargıdan bahsetmek mümkün değil. Ama bilimsel veriler ışığında hareket etmesi gereken mesleki ve etik kurallar çerçevesinde hareket etmesi gereken ATK son süreçte tamamen siyasi saiklerle karar alıyor. Bunu zaten Makbule anneye 4 ay önce verilen rapor ile bugün verilen rapor arasındaki çelişkilerle fark edebiliyoruz. 4 ay önce cezaevinde kalamaz raporu vardı ve tekrar ATK’ye sevk edilmesine yönelik bir talep vardı. 4 ay sonra yaşı 82 olan ve yüzde 61 engelli olan bir annenin sağlık sorunlarının daha kötüye gitmesi gerekirken aynı ATK cezaevinde kalabilir raporu veriyor. Böyle çelişkili bir süreç. Bir diğer boyutu tercüman hakkı da gasp edilmiş olması. Burada da bir hak gaspı var. Neresinden bakarsanız bakın ne vicdana ne ahlaka ne de Türkiye’nin kendi hukukuna uygun bir işleyiş gerçekleştirilmiş."

Vicdani ve ahlaki hareket edilsin

Duyarlılık çağrısında bulunan Kaçmaz, sözlerini şöyle tamamladı: "Bizi en çok inciten şey şu; biz 4 ay önce Makbule annenin cezaevine girmemesi için bir çaba sarf ediyorduk ve o yönlü bir mücadele içerisindeydik. Maalesef son süreçte evet her hâlükârda bu düşman hukuku bu anneyi cezaevine gönderecek bari ailesine yakın olduğu bir cezaevine girsin mücadelesi içerisine girdik. Böyle bir trajik bir olayla da karşı karşıyayız. Anne gerçekten yürüyecek durumda değil, baston olmadan yürüyemiyor, yüzde 61 engeli var. Gerçekten kelimelerin de tükendiği bir noktadayız ama biz hem Türkiye kamuoyuna hem Adalet Bakanlığı’na hem İçişleri Bakanlığı’na ve Adli Tıp Kuruma’na bağlı bulundukları ilkelere, hukuklara, meslek kurallarına, anayasaya, uluslararası hukuka vicdani ve ahlaki hareket etmeleri gerektiği çağrısında bulunuyoruz. Tüm demokratik kitle örgütlerine de Makbule anne başta olmak üzere Hatice anne, Besre anne, Hanife anne, biliyorsunuz birçok ilerleyen yaşına rağmen şu an cezaevinde tutsak edilen anamız var. Onun dışında hasta siyasi mahpuslar var. Bu noktada tüm demokratik kitle örgütlerini hem duyarlılığa bekliyoruz hem de bu noktada bizimle beraber mücadele yürütmeye bekliyoruz."

 

* * *

Kürt olduğum için haksızlık yapılıyor demişti

4 Aralık'ta cezaevine gönderilmek istendiğinde kendisine ulaştığımız Makbule ana, gazetemize şunları söylemişti: "Benim suçum ne? Ben hekimim, o zaman bütün hekimler suçlu mu? Ben Kürt olduğum için cezaevine gönderiliyorum. Benim bir suçum da yok. Ben Kürt olduğum için haksızlık yapıyorlar. Hekimim diye suçlu olunur mu? Niye beni cezaevine gönderiyorlar? Çocuklarımdan, torunlarımdan niye uzak kalayım, öldürmek mi istiyorsunuz? Sen mecbur cezaevine gireceksin diyorlar. Beni buradan alıp uzak bir yere gönderiyorlar. Bu haksızlığı bıraksınlar artık."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.