Tutsaklar iletişimsiz bırakılıyor

İHD İstanbul Şubesi Eşbaşkanı Gülseren Yoleri

İHD İstanbul Şubesi Eşbaşkanı Gülseren Yoleri

  • İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, tutsakların en temel ihtiyaçların dahi kısıtlandığını söyledi.

Evrensel’den Eylem Nazlıer'e konuşan Yoleri, genel olarak tutsakların dışarıyla iletişimini ortadan kaldıracak yoğun hak ihlalleri olduğuna dikkat çekti. Yoleri “Dışarıyla mektuplaşmadan, mahpusların kendi aralarındaki mektuplaşmaya, her türlü sosyal iletişime, kurs ya da benzeri aktivitelere, gazete, dergilere, televizyon kanallarına erişime kadar aslında pek çok noktada bu hak ihlallerinin yaşandığını görüyoruz” dedi.

Kitap sayılarında sınırlama

Kitaplar için de cezaevlerinde farklı sayılarda kota uygulandığını dile getiren Yoleri, “Bu değişik hapishanelerde değişik sayılar olarak karşımıza çıkmakla birlikte birçok hapishanede en fazla 10 ya da 8 kitap bulundurmak gibi sınırlandırılıyor. Bu kitaplardan birini hücresinden çıkarmadan yeni bir kitap verilmemesi gibi, kütüphaneden istemediği kitapları almaya zorlanmak gibi ya da dışarıdan gönderilen kitapların verilmemesi gibi pek çok uygulama söz konusu” şeklinde konuştu.

Kürtçe için ciddi sıkıntılar

Türkçe dışında dillerde yazılmış olan kitaplarla ilgili de engellemelerin olduğunu anlatan Yoleri, şöyle devam etti: “Son dönemde Kürtçe konusunda ciddi sıkıntılar dikkatimizi çekiyor. Özellikle yine gönderilen mektuplarda bu noktanın altının sıklıkla çizildiğini görüyoruz. Kürtçe notlar, Kürtçe konuşma, Kürtçe birtakım kitap ya da dergi gibi yayınların mahpuslara verilmesinde ya da mahpusların kendi aralarında not, hatta kendisine yazdığı Kürtçe notun bile disiplin soruşturmasına konu olduğu pek çok şikayet alıyoruz. Özellikle bazı konuların dönem dönem daha yoğun bir şekilde yaşandığını görüyoruz.”

Kitap engeli ile aynı zamanda idare ve gözlem kurullarının iyi hal değerlendirme raporlarında da karşılaştıklarını söyleyen Yoleri, “Bir kişinin az kitap okuması, çok kitap okuması, okuduğu kitapları hapishane kütüphanesinden alıp almadığı ya da kitapların konusu bile mahpus bakımından iyi halli olup olmadığına dair değerlendirmeye konu edilebiliyor” diye konuştu.

Gazete ve dergiye erişimi

Tutsaklara gazete ve dergi verilmemesine de değinen Yoleri, bu konuda yaşanan sıkıntıları da şöyle özetledi: “Son yılların en önemli sorunlarından bir tanesi Basın İlan Kurumu'nun kararı. Bir gazeteye kamu ilanlarının verilip verilmemesi gazetenin cezaevlerine alınma kıstası haline getirildi. Bazı gazetelere resmi ilan almadığı için cezaevlerinde kısıtlama getiriliyor.”

Bu uygulamanın tutsakların bilgiye erişimi, dış dünyadan bilgi sahibi olması ya da dış dünyayla bağının güçlenmesini de engellediğine dikkat çeken Yoleri, “Mahpuslar için televizyonlar da oldukça önemli bir yer tutuyor. Bu televizyonlarla ilgili de zaten baştan beri idarelerin belli kanalların izlenmesine izin verdiği, belli kanalların izlenmesine de izin vermediği yönünde bir uygulama mevcut. Bu bir genel politikanın sonucunda gerçekleşiyor” dedi.

Dört yıl sonra gelen mektup

Cezaevlerindeki mektup okuma ya da kitap değerlendirme komisyonlarının çok gecikmeli değerlendirme yaptıklarını dile getiren Yoleri, şu örnekle izah etti: "İHD’ye gönderilmeye çalışılan bir mektubun dört yıl sonra gelebilmesi gibi. Bu sürede infaz savcılığı, infaz hakimliği, o kararlara karşı ağır ceza mahkemesi ve tüm bunlardan geçerek dört yıl sonra, bazen bir yıl sonra mektubun ya da işte bu tür bir itirazın sonuçlandığını, yıllara varan sürelerle bu tür süreçlerin devam ettiğini görebiliyoruz. Bu da mahpusların hem adalete erişimleri bakımından önemli bir sorun hem de var olan hak ihlallerinin önlenmesi noktasında ciddi bir engel olarak karşımıza çıkıyor.”

İfade özgürlüğü yok

İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, bilgi edinme ya da hakikati bilme, haber alma hakkı, basın özgürlüğünün yansıması, özellikle sosyal olanakların sunulması bakımından insan onuruna yaraşır bir yaşam imkanının sağlanması noktasında Anayasa’da, yasalarda lehe düzenlemeler olduğunu hatırlatan Yoleri, şunları ekledi: “Ama bunların mahpuslar için uygulanmadığını görüyoruz. Mahpuslar söz konusu olduğunda düşünce özgürlüğünden söz edemiyoruz. Düşünce özgürlüğü, aynı zamanda bilgi erişimini de kapsayan bir özgürlük tanımı. Dolayısıyla burada mahpusların temel yasalarda var olan, hatta Ceza İnfaz Kanunu’nda var olan düzenlemelerin de kısıtlandıklarını görüyoruz."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.