Ne biz pişmanız, ne de çocuklarımız

  • Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Fahriye Ceylan’ın tahliyesi, “pişman olmama” ve “kurallara göre spor yapmama” gerekçeleriyle 6. kez engellendi. Anne Sultan Ceylan, "Ne biz pişmanız ne de çocuklarımız. Ölene kadar arkasındayız" dedi.

Amed'de 1992'de gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve yargılandığı Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) “Devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak" iddiasıyla müebbet hapis cezası verilen Fahriye Ceylan'ın (50) tahliyesi, infaz süresini tamamlamasına rağmen çeşitli gerekçelerle engelleniyor. Henüz 18 yaşındayken cezaevine konulan Ceylan, tutuklu olduğu süreçte sırasıyla Amed, Êlih ve Adana'daki cezaevlerinde tutuldu. Ceylan, en son Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. 

Ceylan'ın Ocak 2022'de tahliye olması gerekiyordu, ancak “samimi beyanda bulunmama”, “pişman olmama” ve “kurallara göre spor yapmama” bahaneleriyle erteleniyor. Ceylan'ın tahliyesi, son olarak İdare ve Gözlem Kurulu'nun raporu üzerine 11 Nisan'da üç ay daha uzatıldı. Tahliyenin 6. kez uzatılmasına da benzer gerekçeler gösterildi. 

 

Fahriye Ceylan(ortadaki)

 

Ölene kadar arkasındayız

Anne Sultan Ceylan, kızının tahliyesinin engellenmesine tepki gösterdi. Hastalıklarından kaynaklı kızını görmeye gidemediğini aktaran anne Ceylan, "Maddi sıkıntı da yaşıyoruz. Hususi arabayla da gidemiyorum. Eskiden Êlih’teydi, her hafta görüşüne gidiyorduk” dedi. Kızına “pişmanlık” dayatıldığını belirten Ceylan, "Ne biz pişmanız ne de çocuklarımız. Ölene kadar tutsakların arkasındayız. 'Hakkımızı istiyoruz. Kürt'üz, kimliğimizi istiyoruz’ dediğimiz için böyle yapıyorlar. İnfaz yakmak için gerekçe arıyorlar. 30 yıldan fazladır cezaevinde, ‘Pişman olmazsan bırakmayız’ diyorlar. Zindanda çürüdü ama yine de pişman değil. Zulüm etmeye hakları yok. Zulümlerinden, zalimliklerinden kaynaklı böyle yapıyorlar. Herkes onların emriyle kalkıp otursun istiyorlar. Çocuklarımıza yapılan zulmü kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.

Cezalandırmak istiyorlar

Ceylan’ın ablası Selva Filiz ise tahliyenin uzatılmasıyla hem kardeşinin hem de kendilerinin cezalandırılmak istendiğini söyledi. Bu durumun Kürt olmalarından kaynaklı olduğunu söyleyen Filiz, "Kardeşimin üç arkadaşının tahliyesi de sudan sebeplerle engellendi” diyerek, kardeşinin tahliyesini istedi.

 

* * *

 

Eylemdeki tutsak: Direnişin halkasıyız

Tecride karşı eylemde olan tutsaklardan Selver İspir, “Kendimizi dünyaya yayılmış bir direniş halkasının içinde görüyoruz” dedi.

 MA'nın sorularını yanıtlayan Sincan Kadın Cezaevi’nde tutulan Selver İspir, "Kürt sorununun çözümü Önderliğin özgürlüğüyle bir oluyor” dedi. Kampanyanın dünya çapında bu kadar geniş kapsamlı olmasının, Öcalan’ın ortaya koyduğu paradigma ve pratikten bağımsız olmadığını ifade eden İspir, “Ayrıca aralıksız ve tereddütsüz Sayın Abdullah Öcalan’ın iradesi olduğunu söyleyen, sahiplenen, hiçbir koşulda geri adım atmayan bir halk var. Yine Rojava’da yaşam bulan sistemi de görüyor dünya. Bu nedenle geniş katılım yaratıyor” diye konuştu.

Kampanyaya cezaevlerinden katılıma işaret eden İspir, şunları söyledi: “Zindanlar Önderlik alanıdır aynı zamanda. Bu nedenle bu mekanlardan geliştirilecek eylemlerin anlam ve etkileme düzeyi de daha farklı oluyor. Tabii zindanlarda da direnişe dahil olmanın coşkusu ve morali oldukça yüksek. Kendimizi dünyaya yayılmış bir direniş halkasının içinde görüyoruz. Bu Önderlik etkisi gururlandırıyor da. Diğer yandan bu direnişi daha da büyütme, daha sonuç alıcı hale getirme arayışı da oluyor. Daha fazla kişide duyarlılık oluşturmak, daha fazla kişiyi harekete geçirmek için koşullar elverdiğince, çabalarımız var.”

İçeriden dışarıya öneriler yapmanın yerinde olmayacağını, ancak kitlesel eylemlerin sonuç alıcılığına işaret eden İspir, şunları ekledi: "Katılımlar sınırlı olunca sonuç alma da gecikiyor. Bu nedenle katılımları yükseltmek öncelikli adım olmalı. Bu vesileyle çağrımızı da yapmış olalım; herkesi bu tarihi direnişe dahil olmaya, Önderliğe, halka karşı sorumluluğunu yerine getirmeye çağırıyoruz.” 

 

* * *

Vetfa Tutal

Tutsak yakınları: Talepleri karşılayın

Riha'daki tutsak yakınları, İmralı Cezaevi'nden diğer cezaevlerine yayılan tecride son verilmesi gerektiğini söyledi.  

Riha'da 30 Ağustos 2015'te tutuklanan ve 2018'de "Adam öldürmek ve devletin bütünlüğünü bozmak" iddiasıyla 48 yıl hapis cezası alan Mahmut Tutal’ın annesi Vetfa Tutal, oğlunun arkasında olduğunu vurguladı. Oğlunun haksız bir şekilde tutuklandığını ve gözaltı sürecinde işkenceye maruz kaldığını aktaran anne Tutal, "Tutsaklarımızın talepleri bir an önce yerine getirilmeli. Adaletin sağlanmasını istiyoruz. Ne olursa olsun onların arkasındayız" dedi.

Sabiha Altun

İki yıldır tekli hücrede

 “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" iddiasıyla 28 Ağustos 2015’te tutuklanan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Semih Altun’un ablası Sabiha Altun, “Semih bir hiç uğruna şu an cezaevinde. Onu tutuklayıp E Tipi Cezaevi'ne götürdüler, 15 gün orada kaldı. Sonra Osmaniye, Urfa ve en son Erzincan Cezaevi'ne götürdüler" dedi. Cezaevlerinde yaşanan ihlalleri sıralayan Altun, şunları paylaştı: “Günde sadece bir saat su veriyorlar, elektrik sorunu çekiyorlar. Cezaevinin yakınında plastik fabrikası bulunuyor. Semih astım hastası ve orada yakılan plastiğin dumanı olduğu gibi cezaevine giriyor. Semih’i iki yıldır tekli hücrede tutuyorlar. En son 8 ay önce onu görmeye gidebildik. İmralı’dan başlayan tecrit bugün tüm tutsakların üzerine yayılmış durumda. Tutsak yakınları olarak bu tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Onlar taleplerinin karşılanması konusunda kararlı."

Riha’nın Wêranşar (Viranşehir) ilçesinde Şubat 2015'te “Örgüt üyeliği” ve “Örgüt adına eylem yapmak" iddialarıyla tutuklandıktan sonra 15 yıl 6 ay hapis cezası verilen Vedat Derin’in kardeşi Senem Derin, ailelerin de cezalandırılmak istendiğini ifade etti. Derin, "Tutsakları uzak cezaevlerine göndererek aileleriyle olan iletişimlerini kesmek istiyorlar. En ufak bir şey de onları tekli hücrelere koyarak, iradelerini kırmaya çalışıyorlar. En son telefonla konuştuğumuzda bize eylemde olduklarını haber etti. Biz de Sayın Öcalan’dan haber almak istiyoruz, onun özgür olmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.

 

* * *

Kürt olunca hukuk yok

Yeniden tutuklanan Makbule Özer’in oğlu Medeni Özer, “82 yaşında bir kadın nasıl cezaevinde kalabilir? Konu Kürt olunca hukuk ortadan kalkıyor” dedi. 

Wan’da Makbule Özer (82) ve Hadi Özer (80) çifti, 24 Temmuz 2018'de evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Özer çifti hakkında "Örgüte yardım etmek" iddiasıyla daha sonra dava açıldı ve 2 yıl 6'şar ay hapis cezası verildi. Cezanın Yargıtay tarafından onanması üzerine Özer çifti, 9 Mayıs 2022'de tutuklanarak Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne gönderildi. Birçok kronik hastalığı bulunan yüzde 61 engelli Makbule Özer, cezasının bir yıl ertelenmesi üzerine 7 Eylül 2022’de tahliye edildi. Hadi Özer ise cezasını tamamladıktan sonra tahliye oldu. 

Makbule Özer, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir” raporu vermesi üzerine 22 Nisan’da yeniden tutuklandı. Tutuklamaya tepki gösteren Özer'in oğlu Medeni Özer, annesinin cezaevinde ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir durumda olmadığını söyledi. Özer, "Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Annemin tutuklanmasının hukukla bir bağlantısı yoktur. Annem devlet veya sistem aleyhinde herhangi bir suç işlememiştir. Biz bu ülkede barış ve kardeşlik olsun istiyoruz. Ama ısrarla Kürtlere yönelik inkar ve imha politikaları sürdürüyorlar. Annem rahatsızlıklarından dolayı ayakta bile zor duruyor. Buradan ATK’ye sesleniyoruz; 82 yaşında bir kadın nasıl cezaevinde kalabilir? Konu Kürt olunca hukuk ortadan kalkıyor. Tekrar sorumlulara sesleniyorum; bir an önce bu yaptığınız yanlışı düzeltin ve annemi serbest bırakın" şeklinde konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.