Er-dem erkek adıdır

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • Modernleşme/dönüşüm süreçlerinde kadın hakları erkek yönetimlerin gözdesiyken – olumlu ya da olumsuz anlamlarda - eril haller bu gözdeyle ne yapacakları konusunda belirsiz görünmezler mi? En azından tarih böyle diyor.

Ama bazen kadınlara da verildiği görülür. Oğuz Altay kaynaklı bu terim, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus-devletlik sürecindeki, ‘Her Türk’ün asker doğması’na rağmen kadınların askerlikten muaf olmaları karmaşasını modern gündelik hayatın içinde normalleştirir. Sahi, modernleşme/dönüşüm süreçlerinde kadın hakları erkek yönetimlerin gözdesiyken – olumlu ya da olumsuz anlamlarda - eril haller bu gözdeyle ne yapacakları konusunda belirsiz görünmezler mi? En azından tarih böyle diyor.

Tabii, önceleri kadın – erkek eşitliği sonrasında toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerine olumsuz yaklaşan modern yönetimlerde böyle bir karmaşadan ziyade erdemli yönetenler ve yönetilenler yetiştirilmesine gizli bir ikiyüzlülükten bahsedilebilir. Sözgelimi, 1871-1890 arasında kesintisiz Prusya Şansölyesi Bismarck’ın, ‘toplumsal cinsiyet kaygısı’ sır değil. Siyasi kariyerinin erken dönemleri, tavırları feminen addedildiği için sinir krizine varan tepkilerle geçer. Zamanla kadınların kumpasına düştüğü iddiasını benimser; kadın düşmanlığı politikalarının parçası haline gelir. Aslında on dokuzuncu yüzyılın sonunda Avrupa’daki genel hal böyledir – beyaz erkeğin güç alanlarına tehdit olarak algıladığı kadınlık ve normatif heteroseksüelliğe alternatif oluşturma riskiyle tanımlanan erkeklik tarzları bastırılmaya çalışılır. Kıtayı saran savaş dalgası bu açıdan elverişli ortam sunar.

Benzer bir kadın düşmanlığı, modern siyasal düşüncenin saygın isimlerinden Immanuel Kant’ta izlenebilir. Cumhuriyetçi yönetimle ahlâk felsefesini düşünsel alanda uyumlaştıran Kant bugün eril düşünce tarihi okumalarında, özgürlük, hukukun üstünlüğü, evrensel barış ve (ticari) işbirliği arasında kurduğu bağlarla bilinir. Yönetimle ilgili önermelerinde liberal ilkelerle cumhuriyetçi anlayış arasında köprü kurar. Öte yandan, ahlâk felsefesi de, ideal olarak belirlediği yönetim formları da beyaz erkekliğin tahakkümü üzerinden şekillenir. Heteroseksüel cinsel ilişki, üremeye dönük olmadıkça Kant için tiksindiricidir; heteroseksüel olmayan ilişki her haliyle böyledir. Fransız Devrimi’ni savunan, Aydınlanmacı düşünceyi, insan aklının ahlâki (doğruluk ödevi, erdemli yaşam), politik (demokratik cumhuriyetçi yönetim) ve toplumsal (yurttaşların karşılıklı sorumluluk ilkesiyle ortaklığı) öneren düşünür toplumsal cinsiyet eşitliği söz konusu olduğunda özgürlük yerine esareti, sorumluluk yerine zorunluluğu ve akıl yerine dürtüleri, fiziksel özellikleri tartışır.

Modern düşüncenin ve ulus-devletlerin kökenine hâkim bu ayrımcı ve esasen bağnaz yaklaşım Avrupa tarihinde yer etmiş iki erkekle sınırlı değil. Ne de, açık ya da örtük cinsiyete boğulan ahlâk kuralları. Modernin bu karmaşık yükü erkekliğin sınırlarını da çiziyor; yeri geldiğinde esnetiyor yeri geldiğinde sabitliyor. Bu, salt Avrupa tarihi açısından değil, farklı modernleşme bağlamlarında, modern uygulamalara yönelen yönetimler ve moderni kucaklayan eril siyasal-toplumsal düşüncelerde farklı biçimlerde olsa da ortak bir hâl. Modern-sonrası bir dünyada yaşadığımız varsayıldığında artık dönüşüm süreçlerinden geçen toplumlarda da benzer bir durumdan bahsetmek mümkün.

Nisan ayı sonunda, Türkiye’de millî eğitimdeki politika oluşturucularınca kamuya sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli taslağı bu açıdan örnekleyici. Modelin tanıtımın yapıldığı Öğretim Programları Ortak Metni başlıklı dosyada benimsenen eğitim felsefesi, öğretme yöntemleri, içerikler üzerine kapsamlı açıklama veriliyor. Taslaktaki diğer dosyalarda farklı düzeylerdeki dersler için paralel bilgi yer alıyor. Hem ortak metinde hem ayrı ayrı ders dosyalarında istisnasız karşımıza çıkan anahtar kavramlar arasından, erdem-değer-eylem bağlantısı öne çıkıyor: ‘Modelde yer alan değerlerin temel dayanağını, kendi medeniyet dünyamızın referansları olan millî ve manevi değerlerimiz oluşturmuş, değerlerin evrensel boyutu da göz ardı edilmemiştir. Modelin ana hedefi; eylemlerden değerlere, değerlerden erdemli insana, erdemli insandansa nihai hedef olan "Huzurlu Aile ve Toplum" ile "Yaşanabilir Çevrede Huzurlu İnsan"a ulaşmaktır.’

Yine yeniden heteroseksüel aile, yine yeniden Sünni İslam’la çizilen ahlâk ilkeleri. Ders, ders içerikleri bir yana taslakta 5. sınıftan itibaren açılması önerilen iki Kuran-ı Kerim dersi, iki Peygamberimizin Hayatı dersi ve bir Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi gelecek birkaç yazının konusuna ipucu niyetiyle bahsediyorum.

Kapitalizmin bugünkü versiyonu er-dem-li tüketicisini, işgücünü ve genel olarak yönetileni İslam’ın esaslarına teslim ediyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.