Çöküşten kurtarmak mümkün

Tülay Hatimoğulları

Tülay Hatimoğulları

  • DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, Türkiye'nin ekonomik, siyasal ve toplumsal olarak çok ciddi bir çöküş yaşadığını belirterek, "Bu çöküşten çıkış ortak mücadele ve 3. Yol siyaseti ile mümkündür” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. İşçi ve emekçilerin ekonomik krizden derin bir biçimde etkilendiğini belirten Hatimoğulları'nın konuşmasından bazı bölümler şöyle: "Bunlar Harun diye yola çıktılar ama Karun oldular. İşçinin emekçinin emeklinin yoksulun boğazından çalarak sermayedarın yandaşın cebine koydukları her kuruş para, onlara haram olsun.

Ağır ve sorunlu tablo

Türkiye’nin gerçek tablosunu görmezden gelemeyiz. Şimdi tabi ağır ve sorunlu tablolara bakacağız. Türkiye ekonomik, siyasal ve toplumsal olarak çok ciddi bir çöküş yaşıyor. Ekonomik çöküşün diğer adı dışa bağımlılıktır. Türkiye, AKP’nin politikaları nedeniyle ithalata bağımlı bir ülke haline gelmiştir. Türkiye, geçmiş dönemde tarım ürünlerinde, sebze, meyve ihracatında dünyada ilk 9’da yer alırken şimdi ise domatesi, buğdayı ithal eden bir ülke pozisyonunda. 

Enflasyon dizginlenmiyor

Şimdi enflasyon aldı başını gidiyor. Ekonomik çöküşten en çok yoksullar ve asgari ücretle çalışanlar olumsuz olarak etkileniyor. Enflasyon dizginlememektedir. Sadece son dört ayda 17 bin lira olan asgari ücretin alımı 2 bin 700 lira düşerek 14 bin 300 lira oldu. Bakın iki ay sonra biz burada bu kürsüden konuşurken bu rakamların bin lira, iki bin lira daha düşeceğini tahmin ediyoruz.

Asgari ücrete zam yok

‘Asgari ücrete bu dönem zam yapmayacağız’ diyorlar. Temmuz ayı için ve asgari ücrete zaten zam yapsalar da hayat o kadar hızlı pahalanıyor ki asgari ücret bunun karşısında pula dönüşmüş oluyor. Ortada gerçek bir asgari ücret falan yok. Apaçık bir kölelik ücreti, bir sefalet ücreti söz konusu. Hep birlikte yokluğa karşı mücadele edeceğiz. Ekmek kavgası bizim kavgamızdır, değerli emekçilerle birlikte ekmek kavgasını vereceğiz.

Harun deyip Karun oldular

Saray bahçe malzemelerine 85 milyon 329 bin ödendi. Bu parayla 4 bin 266 kişinin asgari ücretini ödeyebilir. Onlar işçiye emekçiye değil, lükse şatafata yatırım yapmaya devam ediyor. Bakın kamuda tasarruftan bahsediyor. ‘Müsrifi Allah sevmez’ fetvası veren Diyanet İşleri Başkanlığı, iktidarın elitleri başta olmak üzere lüks ve şatafat içinde yaşamaya devam ediyor. İşçinin emekçinin yoksulun ödediği vergilerle karşılıyorlar. Bunlar Harun diye yola çıktıl ama Karun oldu. İşçinin emekçinin emeklinin yoksulun boğazından çaldıkları her kuruş para onlara haram, zehir zıkkım olsun.

Bunlara mecbur değiliz

Bu zamma, zulme, insanlık dışı yaşama, mecbur değiliz. Üreten siz, yaratan siz, aç kalan siz. Böyle bir adaletsiz denklem olmaz, olamaz. İnanın tek çare; birlikte mücadele etmek, daha çok örgütlenmek, daha çok kolları sıvamak, daha çok elimizi taşın altına sokmaktır.

Yargı yargıya darbe yapıyor

Yargı iktidarın arka bahçesine dönüşmüş. Hak, hukuk ve adalet de çökertilmiştir. Yargı, yargıya darbe yapıyor. Türkiye’nin kendi anayasası gerçek anlamda uygulanıyor olsaydı şu anda Kobanî Kumpas Davası'ndan tutuklu bulunan bütün arkadaşlarımız serbest bırakılmalıydı. Sevgili Gültan Kışanak en çarpıcı ve bariz örnek. Tutuk süresi bittiği halde üzerinden neredeyse bir yıl geçmiş olmasına rağmen hala tutuklu. Bu da yargının keyfiyetini ve taraf tuttuğunu bir kez daha bizlere göstermektedir. Bizler buradan 16 Mayıs’ta Sincan’da görülecek olan karar duruşmasına tüm kesimleri davet ediyoruz. Bu bir tarihi karar olacaktır. Bu tarihi karara hep birlikte tanıklık etmek istiyoruz.

Tartışmayla sorunlar örtülemez

Türkiye'nin demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. 12 Eylül’den kalma askeri cunta anayasasının bu topraklara cevap olamayacağını, böyle bir otoriter ve baskıcı rejimin ürünü olan anayasanın ülkeyi demokratikleştirmeyeceğini hepimiz gayet net biliyoruz. Şunun altını çizmek isteriz; Türkiye’nin çok acil gündemleri var. Özellikle açlık, yoksulluk, işsizlik, özgürlük… Bu kadar özgürlük düşmanı bir atmosfer var. Böyle bir atmosferde anayasa tartışmanın bütün bu sorunların üzerini örtmemesi gerekiyor. Bizler DEM Parti olarak bugüne kadar müzakere ve diyalog partisi olarak çağrılarımızın sorunların çözülmesi gerekiyor. Biraz önce sorunlarımızı saydım biraz daha ekleyeyim. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi dahil, bahsini ettiğimiz bütün bu sorunların elbette bir demokratik anayasa yapım sürecinde çözüme kavuşturulabileceğini gayet iyi biliyoruz.

 Demokratik anayasa yapım süreciyle ilgi DEM Parti olarak kendi komisyonlarımızı kurduk ve kendi çalışmalarımızı başlattık.

 

* * *

Gasp için algı çalışması

DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğlulları, DEM Parti'nin kazandığı belediyelerde ortaya çıkardığı bilançoların korkunçluğuna dikkat çekerek, kayyum tartışmalarına tepki gösterdi.

Hatimoğulları, kayyumların belediyeleri çalıp çırptığını, borç batağında bıraktığını belirterek, şunları ifade etti: "Kalemini iktidarın mürekkebiyle doldurmuş bir görevli, bir algı operasyoncusu şöyle bir yazı yazmış. 27 Belediyemize kayyum atanacağından bahsetmiş. Yani, yurttaşın seçme ve seçilme hakkını elinden alacağız, diyor. Bir tek o mu yazdı; tabii ki bir tek o yazmadı ama günlerdir iktidar medyası bir algı yaratmaya çalışıyor. DEM Parti’nin sanki bayrakla sorunu varmış gibi bir algı yaratıyorlar. Emin olun yaptıkları bütün haberler yalan. DEM Parti belediyelerinin hiçbirinde bayrak sorunu olmamıştır.

Haberler boşuna yapılmıyor

Bu haberlerin boşu boşuna yapılmadığını düşünüyoruz. Hem Anayasa yapacağım diyeceksin hem de halkın en önemli hakkı ve kazanımı olan ve Türkiye’nin erken dönemde elde etmiş olduğu seçme ve seçilme hakkını elinden alamazsın. DEM Parti ortaya bir seçim başarısı koymuştur. Kayyum olan bütün yerlerde belediyeleri almış, üzerine yeni belediye eklemiştir. Şunu bilsinler ki; irademizi hiçbir yerde gasp etmelerine izin vermeyeceğiz. DEM Parti buradadır, alnımız açıktır, belediyelerimizi sonuna kadar koruyacağız.

Ortak mücadeleyle mümkün

Ülkeyi bu çöküşten kurtarmanın mümkün olduğunu hepimiz biliyoruz. Biz DEM Parti olarak bu çöküşten kurtulmak için adayız, hazırız. Demokratik bir cumhuriyeti hep birlikte inşa edebiliriz. Farklı halklar ve inançlardan insanlarla, işçilerle, emekçilerle, köylülerle, kadınlarla, gençlerle, engellilerle, ezilenlerle ve sömürülenlerle siyasi ve toplumsal bütün güçlerle elbette bu çöküşten çıkabiliriz. Bu çöküşten çıkış ortak mücadeleyle mümkündür. 3. Yol siyaseti ile mümkündür. 3. Yol siyasetini, bütün siyasal ve toplumsal dinamiklerle birlikte örmek mümkündür. Toplumu bir radikal demokrasi paradigmasıyla inşa edebiliriz. Emin olalım ki; bu çöküşten çıkışın yolu budur.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.